Önceki gün akşamın geç saatlerinde Facebook’ta bir “zaman tüneli” bildirimi geldi..
Hürses Gazetesi’nin Genel Yayın Müdürü Ebru Küçükaydın, dünkü gazetenin birinci sayfası ile orta sayfasını fotoğraf haline getirip paylaşmış, beni ve 80 küsür kişiyi de etiketlemiş..
Sayfalarda, “Sahilime Dokunma – Konyaaltı Sahili Ranta mı Teslim?” başlıkları okunuyordu..
Ebru bir de ayrıca, “Konyaaltı sahili Antalya’nındır, Antalya’nın kalacak” diye bir ifade paylaşmış..
Bunu okuyunca, Antalya’ya yatırım yapmak isteyip de, “eyvah Antalya elden gidiyor” diye feryat eden siyasetçi ve gazeteciler yüzünden kaçıp giden yatırımcılar geldi aklıma..
Acı acı güldüm..
“Sen de mi Ebru” diyerek, bu paylaşımının altına şu yorumu yaptım:
“Ebru hayırdır, sahili Çorum’a mı taşıyorlar yoksa?”
Ebru cevap vermedi..
…
EVET BİR “RANT” HESABI VAR
Ve dün gazeteyi okuyunca mesele anlaşıldı..
Konyaaltı sahilini 6 aylığına işletecek olan Büyükşehir Belediyesi’nin kuruluşu ANET’in, sahili bir başka işletmeciye kiralaması ve denize uzanan bir iskelenin yapılıyor olmasıydı..
Bu yüzden Menderes Türel “rantçı başkan” oldu, Konyaaltı sahili de “Antalya’nın elinden gitmiş” oldu..
Haberi okuyan; dünyada ilk defa bir belediye “kiralama” işi yapıyor, Konyaaltı sahili halka kapatılıyor, “imtiyazlı iskeleler” yapılıyor falan sanır..
Birinci sayfa tam, orta iki sayfa tam olarak bu habere ayrılmıştı..
Oysa, haber en çok 5 cümle ile ifade edilebilecek bir olayı anlatıyordu..
Üstelik, haber çok eksik ve yanlışlarla doluydu..
Şişirilip 3 tam sayfa verilmesindeki amaç, haberi “önemli” gibi göstermek, yıllardır açığını aranan Türel’i Antalya halkının gözünden düşürmekti..
Yapılan haberlerin de, yazılan yazıların da kaynağı bence Ebru değildi..
Haberin arkasında, “Konyaaltı sahili ranta mı teslim” diye başlık attıranların “rant hesabı” vardı aslında..
…
“ÜCRETSİZ” OLUNCA DEĞERİ YOK
Önce şunu söyleyeyim;
2014 yılında Türel seçilir seçilmez, “virane halinde” aldığı sahili düzenledi, duş ve tuvalet yaptırdı, ücretsiz şezlong ve şemsiye koydu..
N’oldu hatırlıyor musunuz?
Daha bir ay geçmeden şezlong ve şemsiyelerin çok büyük bir bölümü kırıldı, hurda haline geldi..
Menderes Türel de, Bütünşehir Yasası’nın verdiği yetkiyle, 6 kilometrelik sahile “dünyanın en iyi sahil projesini” yapacağını duyurdu..
Proje hazırlandı, iki kez ihaleye çıktı, katılan olmayınca Antalya halkı sahilsiz kalmasın diye ANET görevlendirildi..
Sahil işletmek “uzmanlık” isteyen bir iştir..
ANET de, işletme işini uzman bir şirkete kiraladı..
Böylece, Konyaaltı Sahili Projesi’nin uzayan yapımı nedeniyle halkın sahilden ve denizden mahrum bırakılmasının önüne geçildi..
Yani, Konyaaltı sahili yine Antalya’da kaldı..
…
“İMTİYAZLI BİR İSKELE” DEĞİL
Öte yandan Hürses’e göre sahile bir “imtiyazlı iskele” yapılıyordu ve bu da birilerine rant sağlamak içindi..
Oysa, o iskele rant için değil “çok önemli ve kutsal bir konu” için inşa ediliyor..
Antalya’daki engelli dernekleri Türel’den bir ricada bulunmuşlar..
Demişler ki;
“Başkanım, biz engelliler denizden faydalanamıyoruz, bizim denize girmemizi sağlayacak bir iskele yaparsanız bizi mutlu edersiniz..”
Türel bu isteği ikilememiş..
Hemen ilgili kişilere talimat vererek, “iskeleyi deniz mevsimine yetiştirin arkadaşlar” demiş..
İşte sahile yapılan o iskele, engelli vatandaşlarımız için inşa edilen iskele..
Rant değil, imtiyaz değil, sadece engellilere kolaylık..
Şişirilerek yapılan haberin “niye yapıldığını” sanırım anladınız..
Bu yapılan “habercilik” ya da “gazetecilik” değil, kendilerine istedikleri bir şeyler verilmediği için kurgulanan bir “intikam haberi”dir, o kadar..
…
Antalya halkı, hizmet edeni de etmeyeni de gördü ve yaşadı..
Bu kentte yaşayanlardan gelişmelere karşı uyanık olmalarını, Türel’i itibarsızlaştırmaya çalışanlar için Antalya’nın pek bir şey ifade etmediğini bilmelerini istiyorum..
Unutmayın, başka Antalya yok..