CLOSE

Suggested:

    BİR KENTE DÜŞ, BİR DÜŞE AĞIT

    BİR KENTE DÜŞ, BİR DÜŞE AĞIT

    Yorgun akşamlarında hikâyemi, göz izleri değmemiş sabahlarında yarı kalmış düşlerimi bıraktım bir kentin. Uzağına düştüğüm bir hayatı, sokaklarına emanet ettim. Bütün kentlere ihanet ettim ve terk ettim ihanetine uğradığım bütün kentleri. Tek bir kente, tek bir hayata sığındım. Sabah ayazlarında titreyen bir sesin, sabahlara aydınlık bahşeden küçücük bir yüzün peşi sıra, sokaklarına daldım kentin. Sokakları ayaz, sokakları hüzün ve bulvarları ihanetle kutsanmış kentlere inat, dört yanımı sıcaklıklar sardı; dört yanım aydınlıklar içinde kaldı bu kentte. Hikâyemi emanet ettiğim, hikâyeme emanet ettiğim bir kentte başka ne olacaktı ki. Elbet sımsıcak, elbet apaydınlık olacaktı sokakları. Ateş denizinden derlenmiş sözcüklerle, gönül ateşiyle yanmış cümlelerle örülüydü benim hikâyem. Ve cümle hikâyeler bir araya gelse benzemezdi hiçbiri hikâyeme, işlemezdi hiçbiri benim gönlüme.

    Aslında bu kent bir düş, düşüm bir ihtimal ve hikâyem bir tevatürdü. Gecelerde, uykusuzluklarda, bitmesini istemediğim düşlerde büyüttüğüm bir hikâye, düş ülkesinde kurduğum bir kentti bu. Düşlerimde kurduğum ve bir gün, bir sabahına uyanabilme düşleri kurduğum bir kent. Bilirim beyhude bir düştür bu. Masalların yedi başlı ejderleri, insafsız canavarları keser yolumu. Kaf Dağı’nı siper edinmiş bu düş kentine, düşlerimde kurduğum ve büyüttüğüm bu kente ulaşmak mümkün değildir. Ve mümkün değildir bu kentte gizlenmiş hikâyemin bir tek sözcüğünü bile okumak.

    Ben, okuyamadığım ve okuyamayacağım bir hikâyenin bir tek sözcüğüne bir ömür bahşetmeye çoktan hazırım. Ve hazırım, bu bir tek sözcük için kavga etmeye yolumu kesen ejderlerle, canavarlarla. Kaf Dağı’nın ardına gizlenmiş bir kente ulaşmak elbet imkânsızdır; ama biz, çoktan “Kaf Dağı teferruattır” demişizdir. Üstelik, ulaşması imkansız olsa da uğruna ölünesi kentler vardır. Bütün kentleri terk etmeye değecek bir kenttir bu, bütün hikâyeleri bir kalemde silmeye değecek bir hikâye gizlidir bu kentte. Bu yüzden kavgaya değer bu kent, bu yüzden uğruna ölmek güzeldir bu kentin ve bu hikâyenin.

    Bu bir düştür bir kente, bu kent bir düş kentidir. Elim değmez sözüm ulaşmaz bu kente. En güzel yerinde uyandığım bütün düşler gibidir ne zaman kapısına dayansam ve adım atmaya hazırlansam bölünür uyku, biter düş. Ve ben, en uyanık zamanlarda da devam ederim bu düşü görmeye; çünkü ben bir düşteyim, ezelden ebede bu düşleyim.

     ZEYYAT ŞAHİN