23 Haziran’da ‘Gençliği, geleceği kaybediyoruz’ başlığıyla bir yazı kaleme aldım.
Yazıda uyuşturucu illetinden söz ettim, çözüm bulunması konusunda uyarılarda bulundum.
Yazımın çıktığı gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bu konuya dikkat çekti ve özeleştiride bulundu.
Devlet olarak yeteri kadar olaya inemediklerini ve ortaya çıkan manzaranın yürek yakıcı olduğuna dair sözler sarf etti.
Dün de gazetelerde görmüşsünüzdür.
Antalya’da bonzai içen iki genç yerlerde sürünüyordu.
İbretlik bu görüntüler artık hayatımızın bir parçası haline geldi.
Her gün ülkenin bir başka köşesinde bu tür hoş olmayan manzaralar yaşanıyor.
Devlet de aileler de toplum da durumdan şikayet ediyor.
Ancak buna rağmen bir çözüm bulunamıyor.
Şimdilik bulunması da zor gözüküyor.
Çünkü 5 TL’ye uyuşturucu satılıyor.
Bu uyuşturucu bulmak da o kadar zor değil.
Hal böyle olunca gençlerimiz zehirleniyor, ölüyor.
Olayın temeline tam anlamıyla inemediğimiz için bir çözüm bulunamıyor.
Evet, elbette devlet aileleri uyaracak. Yapmaları gerekeni anlatacak ve olayın takipçisi olmaları konusunda yol gösterici olacak. Ancak bu yeterli değil. Devlet de üzerine düşeni yapmalı ve ailelere her türlü yardımı yapmalı. Bunun yanı sıra yaşananların kaynağına inip bataklığı kurutmalı. Öncelikle gençleri zehirleyenleri bulup gerekli cezayı vermeli. Cezaların artırımı konusunda yeni adımlar atılmalı. Uyuşturucuya bulaşmış gençlerin tedavileri için yeni tedavi merkezleri açmalı.
Yani demem o ki hem aileler, hem devlet hem de kamuoyu bu konuda ciddi çalışmalar yürütmeli. El ele vererek yol almalılar. ‘Birlikten güç doğar’ mantığıyla hareket ettiğimiz zaman çözüme yaklaşmış oluruz. Aksi halde yaşananlar devam eder, geleceğimiz tehlikeye girer.