CLOSE

Suggested:

    Halkı kışkırtmakla hiçbir şeyi çözemezsiniz..

    Halkı kışkırtmakla hiçbir şeyi çözemezsiniz..

     Birileri “dolmuş” diye nitelendiren AB plakası ile toplu taşıma yapan esnaftan elini çekmiyor..

    Niye çekmiyor?

    Çünkü, 2 ay öncesine kadar bu esnaftan aldıkları “aylık 140 lira Değnekçi Parası”nı alamıyorlar..

    Yani 662 + 30 (Döşemealtı’ndan gelen) yaklaşık 700 araç var, ayda 97 bin lira eder..

    İddiaya göre; oda yöneticileri 8 -10 arabaya bakıyor ve herbirinden aylık 500-750’şer lira “göz-kulak olma parası” alıyorlardı, aylık ortalama 5-6 bin lira eder, bunu da alamıyorlar..

    Bugünlerde, “piyasa durgun, esnaf sıkıntıda” gibi bahanelerle, 2 AB plakalı aracını, “tahditli AU plakalı araca” dönüştürmek isteyenleri, “zaman isteyin” diyerek Büyükşehir yönetimine karşı kışkırtmaya çalışıyorlar..

    Kim bu “birileri”?

    “Antalya halkına adam gibi hizmet gelmesini istemeyenler..”

    Ve bazı CHP’liler de (Menderes Türel’in ilk döneminde yaptıkları gibi yine) bu kargaşayı tırmandırmak niyetiyle çalışma(!) yürütüyor..

    HERKES ŞİKAYETÇİYDİ

    Olayı bir kez daha hatırlayalım mı?

    Biliyorsunuz, Antalya’da toplu ulaşımdan şikayetçi olmayan kimse yoktu..

    Sürücülerin vatandaşa tavır ve hareketlerinden tutun, haddinden fazla yolcu alarak adeta işkence çektiriyorlardı..

    Anlamsız ve kuralsız hızlarıyla da tepki topluyorlardı..

    Klimalarını bile çalıştırmıyorlardı..

    Buna düzen getirmek isteyen Büyükşehir yönetimi, 2013’te “iki AB plakalı araç birleşsin bir AN plakalı araç alsın” diyerek bir uygulama başlattı..

    Bunu kabul edenler sisteme girdi..

    Ve zamanın başkanı Mustafa Akaydın da, AN plakalı araçları “en çok para kazandıran hatlara” verdi..

    Plakayı da “TAHDİTSİZ” yaptığı için, esnaftan “tahsis ücreti” almadı..

    Buna rağmen, dolmuşçu esnafı “daha ISUZU marka araçların borcu yeni bitiyor” diyerek Akaydın’ın bu uygulamasına rağbet etmedi..

    Ve toplu ulaşımdaki olumsuzluklar aynen devam etti..

    RADİKAL ÇÖZÜM ŞARTTI

    Menderes Türel ikinci kez göreve geldiğinde, bu toplu ulaşım sorununa “radikal bir çözüm” bulabilmek için kolları sıvadı..

    Esnafın 3 ayrı kuruluşu, 3 de başkanı ve yönetimi vardı..

    Yani “çokbaşlılık” hakimdi..

    Türel bu çokbaşlılığı ortadan kaldırmak için esnafın temsilcileri ve esnafla birçok kez toplantı yaptı, durumu anlattı, getirilecek olan uygulamanın hem Antalya halkı hem de esnaf için çok daha iyi olacağını söyledi..

    İkisi buna uydu..

    Ancak, AB plakalı araçların bağlı olduğu oda yöneticileri (en başta anlattığım rant nedeniyle) karşı çıktı..

    Hatırlarsanız, olay AESOB binasının camının kırılmasına kadar vardırıldı..

    Ve sonunda esnaf temsilcilerinden birinin istifası, bütün toplu taşıma esnafını biraraya getirdi..

    Türel de, “2 AB plakalı araç birleşerek 1 AU plakalı çevre dostu, Antalya halkının da rahatça yolculuk edebileceği 12 metrelik modern bir araç yapacak” kararını uygulamaya soktu..

    Bu defa bazı esnaf ve muhalefet, “her araçtan 50’şer bin lira tahsis parası alınıyor” diyerek itiraz etti..

    Türel de buna, “ben TAHDİTLİ araç tahsisi yapıyorum, bu para o nedenle alınıyor, bu durum belediyenin değil esnafın lehine” şeklinde bir açıklama getirdi..

    “PİYASA KÖTÜ” BAHANESİ

    Türel esnafa “gelin sisteme girin, yoksa araçlarınızı toplu taşıma aracı olarak çalıştıramazsınız” diyerek, değiştirmeleri için 1 ocak 2017’ye kadar süre verdi..

    Esnafın bir bölümü yine, “borçlarını ve piyasadaki sıkıntıyı” bahane ederek, sürenin uzatılmasını istedi..

    Türel de esnafı rahatlatmak için “peki” dedi ve süreyi 1 Şubat 2017’ye uzattı..

    Sisteme girmeyen esnaf şimdi “yeniden süre uzatımı” istiyor..

    Türel de “hayır, bir daha süre uzatımı olmayacak, çünkü bir kez daha yaparsak yine süre istenecek, bunun sonu gelmez, 1 Şubat son gün, sisteme gelen gelir” diyor..

    Bence Türel haklı..

    Sisteme girip Euro 5 veya Euro 6 tipi 12 metrelik araç alanlar da diğerleriyle aynı sıkıntıyı çekiyor..

    Sisteme giren her esnaf, havuzdan günlük 1.000 liraya yakın para alıyor..

    400 bin lira kredi çekerek araç alan bir esnaf, “ayda 7 bin lira ödüyorum, havuzdan gelen para yeterli değil, ancak bizim de esnaf olarak Antalya için bir şeyler yapmamız lazım” diye konuşuyor..

    Bunu diğerlerinin de düşünmesi gerekmez mi?

    Antalya gibi bir kente, havayı kirletmeyen ve halka rahat bir yolculuk sunan çevre dostu araçlar yakışmaz mı?

    Kaldı ki, Başkan Türel’in, daha ucuz olan Euro 5 araçlarına bir itirazı da yok..

    Yani 250 bin lirayı, havuzdan günde 1.000 liraya yakın para alan bir esnaf rahatlıkla öder..

    Bir kısım esnaf, rantı ellerinden giden eski yöneticilerin, “süre isteyin, piyasayı bahane edin, hakkınızın yenmesine izin vermeyin” şeklindeki sözleriyle dolduruşuna getirilmeye çalışılıyor..

    Bu arada, bazı CHP’li meclis üyeleri ve vekiller de “halk kışkırsın, ortalık karışsın, Türel yine yıpransın” diyerek esnafla görüşüyormuş..

    HALK DA KAZANSIN ESNAF DA

    Gördüğünüz gibi..

    Amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek..

    Yani Türel’i halkın karşısında zora sokarak intikam almak..

    Bu arada, ellerinden kaçan “ballı gelirlere” yeniden kavuşmak..

    Ancak, Başkan Türel kararlı..

    “Ya 1 Şubat’a kadar sisteme dahil olur ve Antalya halkına gereken hizmeti vererek hem halkın hem de kendinizin kazanmasını sağlarsınız, ya da sisteme girmez ve toplu taşımacılık yapamazsınız..”

    Unutmayın..

    Halkı kışkırtmakla hiçbir şeyi çözemezsiniz..