CLOSE

Suggested:

    Hiç musalla taşına konulmayacakmış gibi..

    Hiç musalla taşına konulmayacakmış gibi..

    15 Temmuz’un yıldönümünde..

    “Vatan nöbeti” tutacak olan vatandaşlarımızın Türkiye’nin yüzde 75’ini oluşturduğunu, “Türkiye’nin yüzde 75’i gereci-yobaz” diyen CHP Hatay Milletvekili Hilmi Yarayıcı’dan öğreniyoruz..

    Demek ki, ilerici(!)ler yüzde 25’te kalıyor ve hepsi de CHP’de toplanmış..

    Yani, “iktidar olma” şansları hiç yok..

    HA YARAYICI HA AKALIN

    Hep, “bir olalım-birlik olalım diye çırpındığımız bir dönemde, anamuhalefet partisinin bir vekilinin bu tahrik edici söylemini ”fikir özgürlüğü” çerçevesine almak ahmaklık olur herhalde..

    Tıpkı, manken-şarkıcı Demet Akalın’ın, ülkemize sığınmış Suriyeliler için yaptığı “tahrik edici” söylemi gibi..

    Bu tür söylemlerin bazı insanlara “emir” gibi geldiğini, Suriyeli hamile anne ve çocuğunun katledilmesiyle görüyoruz..

    CHP’li vekilin yaptığı açıklamanın da bundan farkı yok..

    Paylaşımının altına yapılan yorumları buraya yazmak istemiyorum..

    Toplumun birbirinden nefret eder hale gelmesinde bu tür söylemler büyük rol oynuyor maalesef..

    Bugün, Elmas Bilir’in paylaştığı Bayram Zilan’ın Demet Akalın’a yazdığı bir yazıyı, sizlere aktarmak istiyorum..

    İnsanların sinir uçlarıyla oynandığında neler yapabildiğini hep birlikte görüyoruz..

    “Ne söylediğimize” dikkat etmemiz için, önemli bir örnektir bu..

    HAKLISIN DEMET AKALIN!

    “Suriyeliler evine dönsün kesinlikle. Sonuna kadar katılıyorum. Hırsızlık, gasp, bıçaklama haberlerinden bıktık” demiştin ya Demet…

    Haklısın…

    Suriyeliler evine dönsün bence de.

    Çünkü o kin kustuğun, horladığın, nefret ettiğin Suriyelilerden birine tecavüz edip öldürdüler.

    Yetmedi, karnındaki çocuğu öldürdüler.

    Yetmedi, yanındaki 10 aylık bebeği de öldürdüler.

    Taşla öldürdüler, kafalarına vura vura, can çekiştire çekiştire, işkence ede ede, vahşice, barbaca, aşağılıkça öldürdüler, katlettiler.

    Sen haklısın Demet…

    Ülkende misafir etmekten, ekmeğini bölüşmekten, bir tas su, bir kap yemek vermekten imtina ettiğin, iğrenerek “evlerine dönsünler” dediğin o Suriyeliler evlerine dönselerdi…

    Belki katil Esed'in varil bombaları altında can vereceklerdi.

    Belki karınlarındaki çocuklarla beraber bir Şebbiha'nın kör kurşununa kurban gidecek ya da Baasçı milislerin bir intihar saldırısında hayatlarını kaybedeceklerdi.

    Ve belki de 10 aylık oğulları da Suriye'de 11. ayı görmeden göçüp gidecekti bu kahrolası dünyadan.

    Ama inan…

    Yaşamasını istemediğin ülkende başlarına gelen bu vahşetten daha “soylu” olacaktı onların Suriye'deki ölümü!

    Çünkü sosyal medyada Suriyelilere karşı öfke ve nefret dolu paylaşımlardan birkaç gün sonra bir kadının namusunu kirlettiler!

    Hem onu, hem karnında birkaç gün sonra dünyaya gelecek bebeğini, hem de bir geleceğimiz olur diye umutla sığındığı ülkende ellerinden sıkıca tuttuğu 10 aylık oğlunu katlettiler.

    Bunu hayvanca yaptılar.

    Kin kusa kusa, böğüre böğüre, onursuzca, haysiyetsizce yaptılar.

    Haklısın Demet…

    Biz Suriyelileri geri göndermeliyiz!

    Çünkü biz, 3 ayda 115 milyar dolar harcanan Gezicilere tek laf etmeyecek kadar bonkör, 7 yılda 23 milyar dolar harcanan Suriyelilere demediğini bırakmayacak kadar vicdansızız.

    Hem ne gerek vardı evsiz, barksız, vatansız, çaresiz kalmış Suriyeliler için para harcamaya!

    Onlar için harcanan 23 milyar dolarla neler yapılmazdı ki…

    Katına kat, yatına yat, servetine servet katman için o parayla kim bilir senin daha kaç konserine gelinirdi. 3-5 villa daha alır, Suriyeli dilencilerin bağırış çağırışlarından, “ses ve görüntü kirliliğinden” uzakta, bitkiler, çiçekler, böcekler arasında yaşar giderdin.

    Hiç ölmeyecekmiş gibi, aksırıncaya kadar, tıksırıncaya kadar yaşar giderdin!

    Hiç musalla taşına konulmayacakmış gibi…

    Hiç 2 metrelik mezara girmeyecek gibi yaşar giderdin!

    Tüm konforunla, tüm ihtişamınla, tüm zenginliğinle yaşar giderdin…

    Haklısın Demet…

    Biz Suriyelileri geri göndermeliyiz!

    O Suriyeliler ki…

    Seninle kendi kaderini “bir” kabul emiş, gelip Çanakkale'de “yabancıya” karşı savaşmış, can vermiş, şehit düşmüş!

    O Suriyeliler ki…

    Daha 100 yıl önce seninle aynı kaderi, aynı coğrafyayı paylaşan, ortak bir devletin, ortak bir mirasın, ortak bir tasavvurun, ortak bir kültürün temsilcisi olan Suriyeliler!

    Ama şunu unutma Demet!

    100 yıl önce sen “Suriyeli”, onlar “Türkiyeli” olabilirdi.

    Coğrafya kaderdir!

    Onların kaderinde bugün “Suriyeli” olmak varmış!

    Ama kader bu…

    Dilerim, 100 yıl sonra hiçbir Suriyeli senin torunlarına “Türkiyeliler evine dönsün kesinlikle. Sonuna kadar katılıyorum. Hırsızlık, gasp, bıçaklama haberlerinden bıktık” demez…

    Niye biliyor musun?

    Çünkü bu ifadeler utanç verici…

    “HİSSE”NİZİ ALDINIZ MI?

    Bayram Zilan’ın kalemine sağlık..

    Daha ne söylenebilir ki?

    Koltuğunu tartıştırmamak için sürekli sokak ve eylem çağrıları yapanlara da onlara kulak verenlere de diyorum ki;

    Umarım bu yazıdan “hisse”nizi almışsınızdır..