Spor insanlık tarihi kadar eski bir bilimdir. Evrimsel süreç ile birlikte sporda evrimleşti, gelişti ve özelleşti. Bu düşünce doğrultusunda bakıldığında eski dönemdeki yaşam formunun bazı şekilleri günümüz sporunun atası oldu. Eski çağlada insanoğlu vahşi hayvanlardan korunabilmek için kaçmak ve koşmak zorundaydı. Dolayısı ile tarihin ilk koşucuları bu döneme dayanır.
Aynı döneme bakacak olursak insan oğlu beslenmek için hayvanları öldürmek zorundaydı, bunu ise mızrak, ok veya taşları kullanarak yapıyorlardı. Buda bize gülle atma, ok atma, cirit atma gibi sporların nasıl doğduğu hakkında bilgi verir.
Bahsettiğimiz dönemde insanlar eş seçimi için veya liderlik için diğer insanlar ile dövüşmek zorunda kaldılar. Bu da bize güreş ve boks gibi dövüş sporlarının temellerinin atıldığını gösterir.
Toplayıcılık döneminde ise ağaçlardan meyve- sebze toplama gibi aktiviteleri zıplayarak veya daldan dala geçerek yaptılar. Böylece atletizminde kökenini bulmuş olduk.
Günümüze dönecek olursak;
Profesyonel sporcuların karşılaştığı hastalıklardan bahsedelim biraz.
Futbolcularda uyluğun iç yanında bulunan kasın kısalması sebebi ile diz yaralanmaları çok sık görülür. Yine futbolcularda görülen stres kırıkları aşırı yüklenme sonucu oluşur. Bunlar ortopedik problemler olup sadece kas-iskelet problemlerini ilgilendirir. Birde nörolojik problemler vardır. Futbolcuların futbolu bırakmasından sonra görülen ve baş belası olan ALS hastalığını duymuşsunuzdur diye düşünüyorum.
Basketçilerde görülen bel ağrılarına da değinelim. Çoğunda fazladan bir tane omur bulunuyor bu da var olan omurga mekaniğini bozuyor ve bel ağrıları kaçınılmaz oluyor. Yine yüklenmeye bağlı stres kırıkları, omuz problemleri bunları takip ediyor.
Önceki yazımda yüzücülere yer vermiştim yine kısaca değinelim. Yüzmenin her türlüsü zararlı, en masum yüzme sitili ise sırt üstü yüzmedir. Yapılan çalışmalar uzun yıllar yüzme sporu ile uğraşan insanlarda omurga problemlerinin görülme olasılığının yüksek olduğunu göstermektedir.
Golfçü dirseği, tenisçi dirseği gibi hastalıklar dirsekte görülen problemlerdir ve aşırı kullanıma bağlı gelişir.
Haltercilerde görülen stres kırıkları, omurga problemleri bu konuda örnek olabilir.
Koşucularda görülen piriformis sendromu ise yine sık görülen hastalıklar içinde kendine yer bulur. Günlük yaşamda da çok karşılaştığımız ve bel fıtığı ile karıştırılan bir hastalık olan piriformis sendromunun ayırıcı tanısı ise hasta belde ağrı hissetmez, ağrıyı kalçanın içinde hisseder.
Pilatesede değinmek istiyorum. Sağlık Bakanlığının son yazısına göre herhangi bir problemi olan hastalarda (bel ağrısı, bel- boyun fıtığı, skolyoz gibi omurga problemleri) uygulamayı sadece alanında uzman FİZYOTERAPİST yapar. Sağlıklı bireylerde ise pilates eğitmenleri tarafından yapılan uygulamanın yararları tartışılamaz. Uzman ellerde pilatesin insan bedenine yararı büyükken işi abartanlarda yok değil. Kişinin daha iyi esnemesi yada kendini düğümleyebilmesi onun harika eğitmen olduğunu göstermez. Vücudun belli açıları vardır ve hareketler bu açı doğrultusunda olmalıdır. Fazlası değil.
Yukarıda bahsettiğim spor dalları ile ilgili ileride ayrı ayrı yazılar paylaşacağım.
Başlıktan da anlaşılacağı gibi sporun aşırısı bize zarar verir. Çünkü İnsan vücudu bir sporda profesyonelleşecek bir yapıya sahip değildir.
‘’Peki hocam bu kadar yazdınız da biz spor yapmayalım mı? ‘’
Tabi ki yapalım ama neyi nasıl yapacağımız çok önemli. Bu da bir sonraki yazımızın konusu olsun.
Sağlıklı Günler Dilerim.
Ersin DAĞ
Fizyoterapist
FizyoWORLD CEO