İnsansız hava araçlarının yeni adresi: Türk Donanması

İnsansız hava araçlarının yeni adresi: Türk Donanması

Son dönemlerde insansız hava araçlarının Türk Donanması’na ait platformlarda konuşlanmasına ilişkin önemli haberler duyuyoruz. Aslında bu Türkiye’nin yenilikçi harekat konseptlerine uyum sağlama çabaları olarak da okunuyor. Sadece İHA ve SİHA’ların değil insansız helikopterlerin de Mavi Vatan’da görev üstleneceği yıllar pek de uzak görünmüyor.

Türkiye’nin insansız sistemlerde ortaya koyduğu başarı özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yeni döneme ilişkin planlamalarında hem elini rahatlatıyor hem de kurmay sınıfın çok farklı enstrümanları bir arada kullanabilmesinin önünü açıyor.

Halihazırda İHA ve SİHA’ların gemilere iniş-kalkış yapabilmesi için çalışmalar devam ediyor. Arka planda ise insansız helikopterlerin de benzer görevlerde rol oynayabilmesi adına ciddi bir emek harcanıyor. Türkiye’nin neden bu konuya son zamanlarda daha çok yoğunlaştığını ve muhtemel yol haritasını Savunma/Denizcilik Uzmanı Kozan Selçuk Erkan ile konuştuk…

{video-72825}

Dikine iniş-kalkış yapabilen araç ihtiyacı artıyor

Türk Deniz Kuvvetleri’nin gemi sayısının hızla arttığını ve gelecek dönemde de yeni platformların listeye ekleneceğini söylüyor Erkan. TCG Anadolu, istif sınıfı firkateynler, açık deniz karakol gemileri ve belki de uçak gemisi akla ilk gelenler.

Erkan burada bir parantez açıyor ve bazı yeni gemilerin helikopter taşıyabilme kabiliyeti olduğunun altını çiziyor. Haliyle bu gemilerde kullanılacak helikopter ihtiyacı da doğuyor. İşte bu noktada insansız sistemlerin daha çok konuşulduğunu söylüyor.

“Son zamanlarda yeni bir helikopter alım ihalesi duymadık. Belli ki ilk etapta bu ihtiyacı dikine iniş-kalkış yapabilen insansız hava araçları ve insansız helikopterlerle çözmek gibi bir plan var. Kamuoyuna yansıyan kimi gelişmeler bunu doğrular nitelikte” diyerek yakın ve orta gelecekteki muhtemel yol haritasından bahsediyor.

Can kaybı riski yok ve çok daha ucuz

İnsansız sistemlerin bu denli baskın olmasında sahip oldukları kritik teknolojiler de etkin ancak aslan payı, hem personel kaybı riskini ortadan kaldırmaları hem de insansız platformlara göre üretim/işletme maliyetlerinde çok daha ucuz olmaları.

Gemiden kalkıp keşif-gözetleme-istihbarat işleri için bir uçak kaldırmakla insansız bir sistem kaldırmak arasında mali açıdan ciddi farklar var.

Tabii insansız sistemlere yönelen tek ülke Türkiye değil… Kozan Selçuk Erkan, ABD ve özellikle Avrupa donanmalarında insansız deniz helikopterlerinin neredeyse standart hale geldiğini, hatta çok önemli görevleri yerine getirmeye başladıklarından bahsediyor.

Çinliler için de ayrı bir parantez açıp, “Onlar da neredeyse her gün yeni bir model dikine kalkış yapabilen insansız hava aracı tanıtıyor. Bu konuda geç kalmadan bir an evvel bu işe çok farklı hava araçlarıyla başlamamız gerek. Aksi halde geç ve geride kalma riskimiz var” uyarısında bulunuyor.

“Entegrasyon için biraz gaza basmak şart”

Türkiye’nin TCG Anadolu ve kimi diğer gemilere insansız uçar sistemler entegre edeceği sır değil… Bayraktar’ın TB-3’ü, dikey iniş-kalkış yapabilen KALKAN DİHA’sı ve KIZILELMA akla ilk gelenler. Öte yandan ülkemizin insansız ilk helikopteri ALPIN için de deniz platformlarına yönelik çalışma başladığını biliyoruz. Yine TUSAŞ’ın kargo İHA çalıştığı ve belki de onun da deniz platformlarında kullanılabileceği konuşuluyor.

Tüm bunları alt alta eklediğimizde Türk Donanması’nın insansız hava platformlarıyla çok yoğun bir mesai harcayacağı tablosu çıkıyor ortaya. Kozan Selçuk Erkan, Türkiye’nin bu konuda biraz daha hızlanmasının şart olduğuna dikkati çekip, sözlerini şöyle tamamlıyor:

“Savunma sanayinde teknolojiyi çok yakından takip etmek zorundasınız. Aksi halde siz ne kadar güçlü ya da büyük olursanız olun teknolojisi yüksek küçük sistemler sizi denklem dışına itebilir. Dünyanın geldiği nokta itibarıyla bu alanda artık kaybedecek tek bir dakikamız yok. İnsansız sistemlerin deniz platformlarıyla birlikteliği adına eldeki imkanları hızla geliştirmek ve entegrasyonu sağlamak zorundayız.

Eğer bunu başarabilirsek sadece kendi kuvvet unsurlarımız için muazzam bir çözüm üretmekle kalmayacağız. Aynı zamanda dünyaya satmaya başladığımız savaş gemileri için de çok kritik bir ‘tamamlayıcı ürün’ elde edeceğiz. Haliyle gemiyi sipariş eden ülkenin bu tür sistemleri alma ihtimali de artacak. İşin arka planında böylesine büyük bir ihracata potansiyeli de olduğunu es geçmemek gerek.”