Korona virüs salgını nedeniyle ekonomiler baskı altında kalmaya devam ederken koşulların normale dönmesinin tahmin edildiği kadar erken olmayabileceğine ilişkin endişeler önceki günkü kazanımları ortadan kaldırmış durumda. Kaldı ki, makroekonomik veriler de ekonomi üzerindeki baskının yüksek olduğunu gösteriyor. Bu noktada, ABD’den gelen Mart ayı perakende satışlar rakamının %7,3 olan ortalama piyasa beklentisinin belirgin şekilde üzerinde %8,7 düşüş göstermesi makroekonomik verilerdeki bozulmanın devam ettiğini ve bunun da büyümeye yansımasının negatif olacağını teyit eder nitelikte.
Bugün ise yine ABD’den gelecek olan işsizlik maaşı başvurularını takip edeceğiz. Piyasalar bir kez daha 6 milyon civarında bir rakam görmeyi beklerken, tahminlerin gerçekleşmesi durumunda son bir ayda işsizlik maaşı başvurusu yapan kişi sayısı 23 milyonu aşacak. Bu noktada, piyasalar içinde bulunduğumuz çeyreği kayıp bir çeyrek olarak görürken 2020’nin tamamında da küresel ekonomide daralma bekleniyor. Önümüzdeki haftalarda verilerin ortaya koyacağı tablo beklenen resesyonun büyüklüğüne ilişkin daha net bir fikir verecektir.
BEKLENTİLERİMİZ
Borsa İstanbul son bir ayın zirvesinde soluklanıyor. Mart ayı sonundan bu yana belirgin şekilde güç kazanmaya başlayan BIST-100 endeksi dünkü geri çekilmeye karşın yaklaşık olarak son bir ayın en yüksek seviyelerinde işlem görmeye devam ediyor. Satış baskısının ağırlıklı olarak 95.000 seviyesinin üzerinde karşıladığını düşünürsek bu seviye savunulmaya devam ettikçe endeksin teknik görünümünde anlamlı bir bozulmanın olmayacağını söyleyebiliriz. Bu seviyenin aşağı yönlü geçilmesi ise negatif bir sinyal olacaktır. Dünü satış baskısının da yansıttığı gibi kırılganlığın son bulduğunu söylemek için ise oldukça erken sayılabilecek bir dönemdeyiz. Bu noktada, ekonomiler kapalı kalmaya devam ettikçe ve virüsün yayılma hızında yavaşlama olmadıkça söz konusu kırılganlığın canlı kalmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Diğer taraftan reel sektörün ve dolayısıyla da ekonomilerin henüz dip seviyeleri bulmadığına yönelik algıya karşın borsaların daha iyimser bir tablo ortaya koymasını ise yatırımcıların sonraki dönemlere ilişkin beklentileri satın alması ile açıklamak mümkün.
EUR/USD 1,09’un altına indi. Korona virüsün küresel ekonomiye verdiği hasarın tahmin edilenden daha uzun sürebileceğine ilişkin algı güvenli liman arayışını desteklerken bu durumun parite üzerinde baskı yarattığını görüyoruz. Bu kapsamda, EUR/USD hafta içinde beklentilerimize paralel olarak 1,10’a doğru denemeler yapsa da yatırımcıların dolar tercihinin öne çıkması ile bu tip denemelerin şimdilik sonuç vermediğini görüyoruz. Teknik açıdan ise bugün 1,0880 seviyesini izleyeceğiz. Öyle ki bu noktanın altında yapılabilecek olası kapanışlar parite üzerindeki baskının artarak devam etmesine neden olabilir.
TL üzerindeki baskı artarak devam ediyor. Nisan ayı başından bu yana bakıldığında dolar karşısında %4,5’e yakın değer kaybeden TL, bu performansı ile diğer gelişmekte olan ülke para birimlerinden belirgin şekilde negatif ayrışıyor. Kısa vadeli göstergeler aşırı alıma işaret eden bölgede olsa da oldukça kritik teknik seviyelerin hızlı ve güçlü sayılabilecek bir çerçevede aşılmış olması kurda yukarı yönlü risklerin devam etmesine neden oluyor. Teknik açıdan TL üzerindeki baskının hafiflemesi için kurun yeniden 6,80’in altına gerilemesi gerektiğini düşünüyoruz. Ancak korona virüsü küresel ölçekte önemli bir endişe kaynağı olarak kalmaya devam ederken bu süre zarfında yatırımcıların göreceli olarak güvenli kabul edilen varlıklara yönelmesi TL açısından şartları daha da zorlaştırıyor. Ayrıca dış finansman desteğinden faydalanılmamış olmasının da yatırımcının gözünde TL’nin cazibesini azaltan bir faktör olarak çalıştığını söylemek mümkün.
Tahvil faizleri yukarı yönlü tepki veriyor. TL’deki değer kaybının artarak devam etmesine ek olarak küresel risk iştahının düşük olması tahvil faizleri üzerinde baskı oluştururken 10 yıl vadeli tahvilin bileşik faizi yeniden %14 seviyesinin üzerine yükseldi. Diğer taraftan Türkiye’nin 5 yıl vadeli CDS primi son dönem zirvesinin altında olsa da mevcut seviyelerin göreceli olarak yüksek kalmaya devam etmesi TL’ye ilişkin risk iştahının yüksek olmadığını yansıtır nitelikte. Özetle koşulların faizlerde aşağı yönlü hareket alanını önemli ölçüde daralttığını düşünüyoruz. Bu kapsamda mevcut şartlar korundukça 10 yıl vadeli faizde bir süre %14’ün üzerinde rakamlar görmeyi bekliyoruz.
Ons altın satışları önemli bir baskı hissetmeden karşılıyor. Hızlı yükselişinin ardından kâr satışlarına maruz kalan altının ons fiyatı buna karşın 1700 doların üzerinde tutunarak hafta başından bu yana geçen zaman diliminde %2 civarında değer kazanmış durumda. Her ne kadar dolar küresel ölçekte güçlü bir zeminde hareket ediyor olsa da bu yükselişin de çok büyük ölçüde güvenli liman arayışından kaynaklanması dolar ve altının aynı yönde hareket etmesini sağlayabiliyor. Yine de doların güçlü olmasının altındaki kazanımları limitlediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Teknik açıdan 1720 doların üzerinde kalındıkça ons altında yönün yukarı olduğunu düşünmeye devam ediyoruz. Aşağıda ise 1700 dolar en güçlü destek noktası olarak kalmaya devam ediyor.
Kaynak:ÜNLÜ Menkul
Hibya Haber Ajansı