Al birini vur ötekine..

Al birini vur ötekine..

Bugün ortak noktaları “Türkiye düşmanlığı” olan üç ayrı olay, üç ayrı dünya ve bazı kişileri anlatacağım sizlere..

“Türkiye Cumhuriyeti’nin ne kadar büyük ve güçlü bir ülke olduğunu” daha iyi anlayacaksınız..

“DOĞRU”LARLA İŞLERİ YOK

Dün, Kemal Kılıçdaroğlu’nun İngiliz Guardian’a yazdığı “köşe yazısı”ndan bazı ifadeler aktarmıştım sizlere..

Kılıçdaroğlu, “darbe gecesi ön saflarda yer aldığını, yaptığı birlik çağrılarıyla halkın harekete geçtiğini ve darbe girişiminin ‘kendisi sayesinde’ önlendiğini” ifade ettiği yazısında, referandum öncesi söylediği bütün yalan ve iftiraları sıralayarak Türkiye’yi dünyaya şikayet etmişti..

Bir gün sonra..

Kılıçdaroğlu'nun ardından CHP İstanbul Milletvekili Pavey de, New York Times için kaleme aldığı ve “cezaevlerindeki koşulları” aktardığı "Erdoğan'ın cezaevleri" başlıklı yazısında yalan ve iftira dolu ifadelerle Türkiye aleyhine algı oluşturmaya çalıştı..

Pavey’in yazısındaki yalan iftiralara bakın:

- Cezaevlerindekiler joplarla dövülüyor..

- Cezaevinde tuvaletlerde bile kamera var..

- Cezaevindekiler mektup yazamıyor..

- Getirilen kitaplar cezaevindekilere ulaştırılmıyor..

-Gardiyanlar işten çıkartılıyor..

- Cezaevlerinde o kadar çok gazeteci, yazar ve uzman kişi var ki, dolandırıcılık, tecavüz, hırsızlık, yağma ve haraç kesmekten hüküm giymiş 38 bin kişi ceza süreleri dolmadan onlara yer açmak için serbest bırakıldı..

Pavey’in, “o kadar çok gazeteci” diye belirttiği cezaevindeki kişilerden sadece ikisinde basın kartı var, onlar da “fikir” yazılarından dolayı değil, terör faaliyetleri nedeniyle oradalar..

Adalet Bakanlığı yetkilileri, “cinsel istismar ve tecavüz suçlularının” kesinlikle serbest bırakılmadığı açıkladı..

Yetkililer, cezaevlerinde kitap ve mektup yasağının kesinlikle olmadığını, işten çıkartılan gardiyanların da FETÖ’cü oldukları için çıkartıldığını belirtti..

Görüyorsunuz..

Kılıçdaroğlu da Pavey de hem bu ülkenin ekmeğini yiyor, bu ülkenin imkanlarını kullanıyor, hem de bu ülkeyi dünyanın gözünde bir “Muz Cumhuriyeti” gibi göstermeye çalışıyor..

Buna ne denir, “isimlendirmeyi” size bırakıyorum..

MUMCU’DAN AĞIR SÖZLER

Bombalı saldırıda hayatını kaybeden gazeteci Uğur Mumcu'nun ağabeyi avukat Ceyhan Mumcu, “Sabah Gazetesi”ne verdiği röportajda çok konuşulacak iddialarda ve tespitlerde bulundu..

Örneğin, “Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşünde PKK ve FETÖ etkisi var” dedi..

“Böyle kontrollü darbe olur mu? Delliler ortada, bu bir FETÖ darbesi ve Kılıçdaroğlu'nun yürüyüşüyle FETÖ moral buldu” dedi..

Avukat Ceyhan Mumcu, Türkiye solunun önemli isimlerinden biri..

1993'te fail-i meçhul bir suikaste kurban giden ağabeyi Uğur Mumcu'nun katillerinin izini sürerken Türkiye'nin sorunları ve solun geleceği konusunda yazmaya devam etti..

İşte bu Mumcu şu tespitleri de yaptı:

“Cumhuriyet Gazetesi, Ergenekon kumpası sürecinde FETÖ'nün etkisi altına girdi..

Kılıçdaroğlu FETÖ gerçeğini görmezden geliyor..

CHP, Cumhuriyet gazetesinin düştüğü hataya düşüyor..”

Olayları ve insanları iyi izleyince, bu gerçeklerle burun buruna geliyorsunuz..

Kabul edip etmemek size kalmış..

UYGAR(!) BATIYA BAKIN

Kanlı darbe girişimi sırasında FETÖ’cülere desteğini sunan Batı basını, demokrasi bayramı haberlerinde de sınıfta kaldı..

Alanlarda toplanan ve darbeye/darbecilere karşı çıkan halkı “öfkeli kalabalık” diyerek ötekileştiren gazeteler, utanmadan Türkiye’ye küstah bir şekilde demokrasi dersi vermeye de kalkıyor..

Bakın 15 Temmuz’la ilgili ne diyorlar..

Almanya’nın resmi haber ajansı Deutsche Welle (DW), demokrasi bayramını kutlayan Türk milletini “intikam hırsıyla dolu kitleler” olarak tanıttı.. Halkın darbecilere yönelik idam talebini de “antidemokratik” olarak niteledi..

(Demokrasilerde hakimiyet kayıtsız şartsız halkın/milletin değil midir?)

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “önce bu hainlerin kafasını kopartacağız” sözünü aşırı bulan İngiliz The Guardian gazetesi konuşmayı “hırçın” olarak tanımladı..

(Aferin kardeşim iyi yaptın diye sırtını mı sıvazlamalıydı?)

The Telegraph da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “darbecileri tek tip giysi ile mahkemeye çıkaralım” ifadesini manşete çıkardı..

Bir terör olayı nedeniyle OHAL ilan eden ve defalarca uzatan kendi ülkesinin bu tutumunu görmezden gelen Fransız Le Monde gazetesi ise, “Adalet tahrip edildi” başlığını kullandığı haberinde, Türkiye’deki OHAL uygulamasını eleştirdi..

Hapisteki FETÖ’cü hainlere odaklanan L’Observateur ise, “muhalif” olarak değerlendirdiği teröristleri korudu..

Buyrun size “uygar(!) ve çağdaş(!) batı”..

Neresinden isterseniz orasından tutun..