Antalyaspor’da kim gitti, kim geldi?
Giden niye gitti, gelen niye geldi?
Evet, kırmızı beyazlı takımda bir süredir sessiz sedasız bazı ilginç gelişmeler yaşanıyor.
Malumunuz kongreden hemen sonra yönetici Salman Aksal istifa ettiğini açıkladı. Bunu da kendi sosyal medya hesabından duyurdu. Kimse oralı olmadı, sorgulamadı. Her konuda açıklama yapma gereği hisseden yönetim olaya sessiz kaldı.
Ardından İsmail Bilal ve Salih Peker’in istifası dillendirildi.
İkili açıklama yapmadı.
Antalyaspor yönetimi de bir şey demedi.
Daha sonra Emin Altıner istifasını yönetime sundu. Bunu sosyal medya hesabı Facebook’tan duyurdu. İlginçtir Antalyaspor Yönetimi bu konuda da herhangi bir açıklama yapma gereği duymadı.
Son olarak ise İnanç Kendiroğlu ve Mustafa Vici görevden ayrıldığını duyurdu. Tahmin ettiğiniz gibi bu konuda da yönetimden ses çıkmadı.
“Antalyaspor’da neler oluyor?” soruları sorulmaya başlandığı bir anda Antalyaspor Başkanı Ali Şafak Öztürk İHA’ya konuştu. Bir soru üzerine istifaları doğrulayan Başkan Öztürk, giden kişilerin yerine ise işadamı Fettah Tamince, Neşet Koçlar ve Mustafa Söylemez’in yönetime girdiğini söyledi.
Yaşanan bu olay bir başka takımda olsaydı inanın bana yer yerinden oynardı. 6 yönetici istifa ediyor, 3 yönetici yönetime giriyor ancak bunu kimse ciddi anlamda sorgulamıyor. Yönetim de kamuoyunu, camiayı bilgilendirme gereği hissetmiyor. Çok ilginç.
Büyük kulüp olmak istiyorsak daha şeffaf davranmak zorundayız. Yine büyük kulüp taraftarı, bir parçası olmak istiyorsak hesap sormalıyız. Yani çok seslilikten zarar gelmez. Aksine sessizlikten korkmalıyız.
Bu arada kendi kendime şu soruyu sormadan da edemiyorum. Madem Salih Peker yönetimden istifa edecekti neden pilot takım seçilen Kemerspor yönetimine girdi. Yoksa oradan da istifa etti bizim mi haberimiz yok. Zira bu konuda ne bir açıklama, ne de bilgi veren var.
Açık konuşmak gerekirse Fettah Tamince’nin yönetime girmesi de bana çok samimi gelmedi.
Daha önce de birkaç kez yönetime giren Tamince ile bir kez olsun Antalyaspor çatısı altında karşılaşma şansımız olmadı. Adı yönetimde yazılıydı, ancak kendisini neredeyse hiç görmedik. Bir kez olsun basınla bir araya gelip yapmak istediklerini, yönetime neden girdiğini, ne gibi bir katkı sunacağını açıklamadı. Hal böyle olunca yazımın girişinde belirttiğim gibi “Giden niye gitti, gelen niye geldi?” sorusunu bir kez daha sorma gereği duydum. Haksız mıyım?
