Bir arabam oldu…

Bir arabam oldu…

Yıllar sonra kredi çekerek, eşten-dosttan borç alarak bir araba sahibi olduk.

Araba dediysek öyle sizin anlayacağınız fiyakalı falan değil.

Pek bir özelliği de yok.

Ama çok şükür ayağımızı yerden kesiyor.

Bununla yetiniyoruz.

Olmayanların ‘olsun’ diye de dua ediyoruz.

Fakat bazen ‘olmaz olsun’ diyecek duruma geldiğimiz de oluyor.

Neyi mi?

Kısaca anlatayım.

Malumunuz yeni yıla girmemize sayılı saatler kaldı. Bu aracın yılda iki kez ödenecek vergisi var. Benim aracın vergisinin ilk taksiti yaklaşık 450 TL civarındaydı. Bu ücret zamlandı. Ocak sonuna kadar yaklaşık 500 TL’yi gözden çıkarmak zorundayım.

Yine bu aracın kaskosu var. Şükür kaza yapmadığımız için bu yıl fiyatı 565 TL civarında. Tabi bir de sigortası var. Sigorta malumunuz mecburi. Kaskonun yarısı olması gerekirken bana çıkan fiyat 520 TL.

Bir de aracın yıllık bakımı var. Garantili olduğu için servisinde yapıyorsun bakımını. Geçen sene 450 TL ödedim. Bu yıl kaç para olacak bilmiyorum.

Şöyle sadece araç için ocak ayında ödemem gereken para 2 bin TL’nin üzerinde.

Tabi bunun bir de yakıtı var. Her gün zamlanan benzinin litresi bugün itibariyle 5 TL 25 Kuruş. Bir depoyu 220 TL’den aşağı dolduramıyoruz. Bizim gibi ayağını yorganına göre uzatan aileler bile ayda en az bir depo harcıyor. Hal böyle olunca aracı aldığınıza alacağınıza pişman oluyorsunuz.

Kiminizin “Lüks yaşamanın bir bedeli var” dediğini duyar gibiyim.

Ancak buna katılmam mümkün değil.

Yaş olarak yolun yarısını geçmiş benim için sıradan bir araç sahibi olmak normal olsa gerek. 26 yıldır kesintisiz çalışan biri olarak buna hakkım olduğunu düşünüyorum.

Elbette bunu bulamayanlar da var. Elbette şükrediyoruz. Ancak vatandaşın sırtına bu kadar da binmenin doğru olmadığı görüşündeyim. Bu nedenle eleştiri hakkımı kullandım. Bunun da en doğal hakkım olduğunu düşünüyorum.