Birileri bu milleti birbirine düşürmeye çalışıyor..

Birileri bu milleti birbirine düşürmeye çalışıyor..

Yapılan referandumun “meşruiyet” tartışmaları devam ederken, bir yandan da “tencereli-tavalı yürüyüşler” başlatıldı..

Sonucu kabullenemeyenler, provokatörlerin uydusuna girmiş gibi görünüyor..

PROVOKATÖRLER İŞ BAŞINDA

Yaptığımız araştırmalarda; darbe teşebbüslerinde ve referandumda başarılı olamayan “üst akıl”ın bu defa da yeni ama daha şiddetli bir “Gezi olayları” yaratma peşinde olduğu, böylece milleti millete kırdırmaya çalıştığı, hükümeti bir kez daha sıkıştırma peşinde olduğu şeklinde bilgiler aldık..

Amaç belli; “referandumdan geri adım attırıp, eski sistemin devamını sağlamak”..

Ama, artık milletimiz bunu yemez..

Niye yemez?

Düşünün geçmişi ve bugünü..

Millet 27 Mayıs 1960’tan 15 Temmuz 2016’ya kadar “iradesinin defalarca tanklarla çiğnenmesine” tepki göstermedi..

Yani, 15 Temmuz 2016’ya kadar hep “tanklar milleti teslim aldı”..

15 Temmuz’da ise millet tanklara kendisini çiğnetti, ama iradesini çiğnetmedi..

Ve bu millet, “milleti teslim alan tanklardan, tankları teslim alan millet” noktasına geldi..

Onun içindir ki, referandumda içerideki ve dışarıdaki HAYIR’cıların “diktatörlük kuracaklar” propagandası galip gelemedi..

Millet, “benim irademin dışında bir irade tanımıyorum” dedi..

Sonuçta, ülkenin yönetim sisteminde eski çağı kapatıp yeni bir çağ açtı..

SANDIK BAŞKANLARI NE DİYOR?

Milletin bu iradesini kabullenemeyenler, referandum sonuçlarının açıklandığı akşamdan bu yana, “hile yapıldı/yasa çiğnendi” diyerek, referandumu geçersiz kılmaya çalışıyorlar..

Sandık başında görev yapan kişiler ise, “hile yapılması mümkün değil” diyerek, bunu sosyal medyada da paylaşıyorlar..

Gelin bunlara bi kulak verelim..

Fatoş Şebnem Berberoğlu “sandık başını” şöyle anlatmış:

“Her seçim sonrası oylar çalındı-çırpıldı, şunlar-bunlar oldu gibi yazıları okumaktan içimi fenalıklar bastı..

Öncelikle, 3 seçimdir sandık başkanı olarak görev almaktayım..

Allaha çok şükür görevimi de layıkıyla, şerefimle sonuçlandırdım..

3 seçimdir benimle birlikte görev alan, her biri farklı memur görevli ve parti görevlileri olan ayrı ayrı kişilerle çalıştım..

Hepsi de gayet düzgün insanlardı..

Bana hiçkimse seçimlerde ‘oylar çalınıyor, zarflar mühürlü değildi de ondan böyle oldu masalını okumasın..

Bunlar külliyen yalan, siyasi ve insanların aklını bulandırmaya yarayan bir karşı eylem..

Bütün her şey memurlar, 4 ya da 5 ayrı siyasi partiden seçilen sorumlu görevli arkadaşların gözü önünde olmakta, hatta onlar tarafından bizzat yapılmaktadır..

Hiçbiri diğerine göz açtırmamaktadır..

Zarftan çıkanlar yine 4-5 parti görevlisinin önünde çetele tutularak, gösterilerek sayılmakta, onların ortak onayı ile nihai sonuçlar ‘Sonuç Kağıdı’na yazılmakta, kendileri tarafından imzalanmakta ve ıslak imzalı nüshaları yine kendileri tarafından alınıp partili yetkililere teslim edilmekte, onların gözü önünde çuvala konulup mühürlenmekte, polis eşliğinde ve en az 2 tane ayrı partiden sandık görevlisi eşliğinde adliyeye gidilmektedir..

 Ve adliyede yine parti yetkilisi arkadaşlar eşliğinde kuyruğa girilip tek tek elinizdeki bütün evraklar/mühürler teslim edilip çıkılmaktadır..

Eğer oylar çalındı-çırpıldı deniliyorsa, bu kendi partisindeki tüm sandık sorumlusu arkadaşları da hırsız yerine koymak olur..

Yok böyle bir şey..

Yıpratıcı olmaktan vazgeçin artık..”

Bir başka “sandık başkanı” olan Bülent İmri’yi de dinleyelim mi?

“Ben de sandık başkanıydım ve işler o kadar planlı programlı gidiyor ki, her şey dürüstlükle ve titizlikle yürütülüyor..

Bizim sandıktan geçersiz 1 oy çıktı..

Onun geçersizlik sebebini de Seçim Kurulu’nun kılavuzundan açıp-okuyup ancak ikna edebildik insanları..

Yani, o kadar insanın içinde şaibe yapmak imkansız..

Geçerli sayılan oylara gelince..

Sandıklar açılmadan ve ‘evet mi hayır mı çıkacağı belli olmadan’ Seçim Kurulu tarafından mühürsüz zarfların da geçerli sayılacağıyla ilgili açıklama yapıldı..

Sandıktan çıkan oyların hepsi evet veya hayır değildi..

Vatandaşın suçu ne burada?

Emek vermiş, gelmiş oyunu herkesin huzurunda şeffaflıkla kullanmış..

Bütün bunları düşünerek aynı sandığa sizin de gidip oy kullandığınızı düşünün, oyunuzun iptal edilmesini ister misiniz?

Demokrasi, sadece bir kesim için özel kullanılan bir hak değildir..”

ÖNCE HİÇ İTİRAZ EDEN OLMAMIŞ

Farklı kentlerde görev yapanların açıklamaları birbiriyle örtüşüyor..

“Referandum geçersiz/yasal değil/şaibeli” diye ortalığı bulandırmaya çalışanlara çok güzel cevap vermişler..

Bu da gösteriyor ki..

Yapılan oylamada yasal olmayan bir durum yok..

Sandıklar açılmadan, EVET ya da HAYIR oyları sayılmadan, “geçerli olacak” diye açıklama yapılmış..

Orada sandık başındaki partililer ve diğer parti sorumluları buna itiraz etmemişler..

Oylar sayılıp sonuçlar alındıktan sonra kaybeden taraf “bu oylama yasal değil” diyerek vaveyla kopartıyor, milleti galeyana getirmeye çalışıyor..

Nitekim, seçim akşamı Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından bu yana birçok ilimizde mahalleler tencereli-tavalı protesto gösterilerine sahne oluyor..

Birileri yine bu milleti birbirine düşürmeye çalışıyor..

Aman bu tuzağa düşmeyin..

İradenizi, bu ülke üzerine hesap yapanlara teslim etmeyin..

SADECE TEKNİK BİR DEĞİŞİKLİK

Şunu unutmayın..

Yapılan anayasa değişikliği sadece “hükümet sistemini” belirliyor, yeni bir hükümet modeli öneriyor o kadar..

Yaşamsal bir değişiklik değil, sadece teknik bir değişiklik bu..

Dolayısıyla, kimseye bir şey empoze edilmiyor, hiçkimse “dramatik bir tercihle” karşı karşıya bırakılmıyor..

Dahası...

Bu değişiklik, toplumun sadece bir kesimine avantaj getirmiyor, toplumun her kesimi bu değişiklikten yararlanabiliyor..

Bunu anlayın ve sakin olun artık..