Birileri kadınları da erkekleri de geriyor..

 Birileri kadınları da erkekleri de geriyor..

Bugün “Dünya Emekçi Kadınlar Günü”..

Öncelikle “kadın hakları ve şiddet gören kadınlar”ı dillerine dolayan kadınlarımıza ve (bazı) erkeklerimize seslenmek istiyorum..

Kadınların şiddet görmesi ve kadınların istihdamlarına yönelik bir sürü konunun konuşulduğu-tartışıldığı bugün, size “farklı bir aile içi şiddet ve kadın-erkek araştırması” vereceğim..

Farklı, çünkü “mağdur”un sadece “kadın” olmadığını ortaya koymuş..

Özellikle kadın-erkek ayrımı yapanların bu araştırmayı ve yazıyı okumasını istiyorum..

Çünkü, aile içi şiddeti “o ayrımcılar” körüklüyor..

ŞİDDET RUHUMUZDA VAR

Biliyorsunuz, “şiddet” neredeyse istisnasız kadın-erkek bütün insanoğlunun “ruhunda” var..

Ve fırsatını bulduğu her an bunu ortaya koyuyor..

Nedense, bu konuda hep “erkek” kısmı suçlanıyor..

Eşinin kendisini dövdüğünü ve sövdüğünü söyleyen “kadın” kısmının, kardeşlerine ya da çocuklarına hatta eşine yaptıkları hep göz ardı ediliyor..

Kim yaparsa yapsın, şiddeti asla tasvip etmiyorum..

Ama çoğu kadının, dayağı bir “sevgi” ve “ilgi” olarak algılaması gerçeğini de unutamıyorum..

Üstelik..

Biraz sonra “sonuçlarını” vereceğim araştırmaya göre, şiddete uğrayanların da uygulayanların da çoğu “cahil-cühela” değil..

EĞİTİMLİLER DAHA ÇOK YAPIYOR

“Şiddet”i hep kırsal kesime özgü, daha çok okumamış, cahil kalmış-eğitimsiz kişilerin bir davranışı gibi görmek ve göstermek yanlışına düşmemek gerekiyor..

Baksanıza,.

“Yüksekokul ve lise mezunu erkeklerin yüzde 77.3’ü eşlerini dövüyor”muş..

Ve “erkeklerin yüzde 69’u, kadınların ise yüzde 73’ü eşlerine değişik sıklıklarda “hakaret, küfür, alaya alma, aşağılama” gibi kaba söz veya ifadelerle sözlü şiddet uyguluyorlar”mış..

Dikkat edin..

Erkeklerin yüzde 69’u..

Kadınların yüzde 73’ü..

ŞİDDETİ KADIN DA UYGULUYOR

İşte ilginçlik burada başlıyor..

Şiddeti, “sözlü” de olsa kadın daha çok uyguluyor..

İnsanoğlu “taş”tan yapılmadı ya..

“Sözlü şiddet” eninde-sonunda fiziksel şiddete dönüyor..

O zaman da kimin gücü kime yeterse..

Eh, erkekler bu konuda avantajlı olduğuna göre, doğal olarak dayağı çoğunlukla kadın yiyor..

Ve eminim, eğer fiziksel gücü erkekten biraz fazla olsa..

O kadının erkeğini fırsat bulduğu her an ve her yerde döveceğinden adım gibi eminim..

Zaten..

Yapılan araştırmalarda erkeklerin yüzde 2.1’nin sık sık, yüzde 1.2’sinin ara sıra eşleri tarafından dövüldüğünü ortaya koyuyor..

(Sizce, şiddet gördüğünü söyleyecek cesareti olan erkek ne kadardır acaba?)

Araştırmada “şiddet”in nedenlerine de yer verilmiş..

Erkekler ilişkilerinde kontrolü uzun süre olarak elinde tutmak, kadınlar ise anlık çatışmaları kontrol altına almak için “sözlü veya fiziksel şiddet uyguluyor”muş..

Ailelerin yüzde 46'sı çocuklara fiziksel şiddet uyguluyormuş..

Ailelerin yüzde 9’unda kadınlar cinsel tacize uğruyormuş..

HEPİNİZ YARIM İNSANSINIZ

Diyeceğim o ki..

Türü ne olursa olsun, kim kime yaparsa yapsın, “şiddet” kabul edilebilir, hoş görülebilir olamaz..

Ama..

Kadın-erkek ayrımı yapanlar..

“Kadın hakları-erkek egemen toplum” diye diye kadınları da erkekleri de geriyor ve “şiddet”i körüklüyorlar..

Ve dikkat edin..

O “körükçü”ler, pek de “güzel-çekici” değiller..

Birileri “siyasi rant” uğruna, birileri de “tatminsizliklerinin intikamı” için insanları kullanıyor..

Oysa..

Kadın ya da erkek, “bütün”ün birer parçası olduklarını, ancak ikisi bir araya geldiğinde “yarım insan” olmaktan kurtulacaklarını bilmeliler..

Ancak o zaman –yok edemeyiz, ama- bu “şiddet” denen şeyi azaltabiliriz..

Bunu istemez misiniz?