Bize “sansür”ü Antalya halkı uyguluyor..

Bize “sansür”ü Antalya halkı uyguluyor..

Diğer gazeteci arkadaşlarım gibi..

Dün, bütün bir gün boyunca çok sayıda “Gazeteciler ve Basın Bayramı’nız kutlu olsun” mesajı aldım..

Hepsine buradan ayrı ayrı teşekkür ediyorum..

“Basın Bayramı” veya “Gazeteciler ve Basın Bayramı”nın tarihi konusunda üzerinde anlaşmazlık bulunsa da, Türk basınında sansürün kaldırılmasının yıldönümü olarak her yıl 24 Temmuz tarihinde kutlanan önemli gün..

“Sansür kalkmıştır ya da kalkmamıştır” tartışmasına girmek istemiyorum..

Çünkü, bütün dünyada nerede gazetecilik varsa, orada açık ya da kapalı bir sansür mutlaka vardır, bin yıl geçse yine olacaktır..

Engelleyemezsiniz, yok edemezsiniz..

ANTALYA HALKINA BİR ÇAĞRI

Ben bugün, bizleri kutlama nezaketini gösteren ve göstermeyen Antalya halkına birkaç çift laf etmek istiyorum..

Çünkü, (bana göre) en büyük sansür, “bir haberin ya da yazının” okunmamasıdır..

Özellikle yerel bir gazeteye, yerel halk tarafından gereken ilginin gösterilmemesidir..

Biz çeşitli zeka oyunlarıyla bilinen “sünsür”ü bir şekilde aşarız..

Ama, hiçkimseyi “gazete almaya” zorlayamayız..

Gazete alan olmazsa haberler ve yazılar okunmaz, gazetenin sahibi ekonomik dara düşer..

Bunun arkasından “farklı bir sansür” gelir..

Çünkü, ekonomik darlık yaşayan gazeteci de gazete sahibi de, “gücü elinde bulunduranlar”a eyvallah demek zorunda kalabilir..

“Sansüre hayır” sloganları ile sansür önlenemez..

Ama, yerel gazete alarak ve okuyarak her türlü sansür ortadan kaldırılabilir..

Bakın, bir “Gazeteciler ve Basın Bayramı kutlama mesajları” bizi nereden nereye getirdi..

YÜZDE 99’U KENTE İLGİSİZ

Arkadaşlarımızla zaman zaman Antalya’yı, Antalya’nın yöneticilerini ve Antalya halkını konuşuruz..

Ve konuşmalarımızın sonunda ortaya şu “gerçek” çıkar:

“Antalya halkı, Antalya’nın sorunlarına karşı çok duyarsız..”

Niye mi?

Okuduğu gazeteye bakın, anlarsınız..

Yerel gazetelerin onlarca köşe yazarı her gün Antalya’nın sorunlarını yazar..

Antalya’nın akla gelebilecek her konusuyla ilgili sorunları dile getirir..

Tespitlerini aktarır..

Bazıları ilgili ve yetkili yöneticileriyle konuşur, bunu Antalyalıya iletir..

Fakat, bütün bu yazılanlar için Antalya halkının yüzde 99’unun kılı kıpırdamaz..

Belki de bizzat yaşadığı bir sorun, o gazetecinin bir yazısıyla çözüme kavuşmuştur..

Ama, arayıp da bir teşekkür bile etmez..

Çünkü, o sorunun çözümüne neden olan yazıyı ya da haberi okumamıştır..

“YEREL BİLİNÇ” VE GAZETELER

İşte Antalya’nın ve Antalyalının “asıl sorunu” bu..

“Yerel gazeteleri okumamak”..

Oysa, şu anda yayınlanmakta olan 13 civarında “yerel” gazeteden sadece birini okusa, en azından çevresinde olup bitenlerden haberdar olacak..

Kentin gelişimini izleyecek..

Çalışan yöneticiyle çalışmayanı ayırt edecek..

Nerede ne yapması gerektiğini öğrenecek..

Herhangi bir sorunla karşılaştığında, o sorunun çözüm makamını ve nereye başvuracağını bilecek..

Belediye çalışmalarından, kültürel etkinliklerden, sosyal ve sağlıkla ilgili gelişmelerden haberi olacak..

Böylece bir “yerel bilinç” oluşacak..

Ve “sansür” büyük oranda ortadan kalkmış olacak..

Çünkü, herkesin gözünün önünde gelişen bir olay yok sayılamayacak, farklı noktalara çekilemeyecek..

Ama, “Antalya halkının çok büyük bir çoğunluğu yerel gazete okumadığı için” bunlardan mahrum kalıyor maalesef..

BU FARKLI BİR “SANSÜR”

Birçok baskıya rağmen, yerel gazeteler olağanüstü şartlarda Antalya’nın “daha iyi yaşanabilir” bir kent olması için çırpınıyor..

Ama, şu anda en çok satan yerel gazetenin “gerçek satış rakamının” söylesem, şaşar kalırsınız..

350-400 bin aile ve neredeyse 2 milyona yaklaşan nüfusu olan Antalya’da yerel gazeteler bu kadar az satıyor ve okunmuyorsa..

 Bu, Antalya halkının ayıbıdır..

Ve Antalya’daki gazetecilere uygulanan bir çeşit “sansür”dür..

Yaşadığı kentte olup-bitenlere bu kadar duyarsız olan bir halkın, yöneticilerinden şikayet etmeye, yeterli hizmeti alamamaktan yakınmaya hakları da olamaz..

Böyle bir gerçekle içiçe iken, “sansürün kaldırılışını” kutlasak ne olur, kutlamasak ne olur..

Her türlü imkanını zorlayarak yerel gazete okumak için çırpınanlar da var elbet..

İşte onlar “gerçek Antalyalı”dır ve ben kendilerine binlerce kez teşekkür ediyorum.