En güzel meslek “Atatürkçülük”..

En güzel meslek “Atatürkçülük”..

Bugün, “Kadınlarla ilgili” bir günün ertesinde herkesi, ama özellikle kadınları ilgilendiren “çok özel bir konuda” farkındalık yaratmak istiyorum..

Farkına varır mısınız ya da farkına varmak ister misiniz, bunu bilemem..

Ama, bu gerçeği görmezden gelmemiz mümkün değil..

İNGİLİZ ANAHTARI GİBİ

Önce size Bekir Tiryaki’nin bir paylaşımını aktaracağım..

Ardından Antalya dahil, benzer örnekler verip sorular soracak ve sizden bir cevap isteyeceğim..

Bakalım ne diyeceksiniz..

Tiryaki diyor ki:

Güzel meslek Atatürkçü’lük..

İngiliz anahtarı gibi, “açmadığı kapı” yok neredeyse..

“Atatürkçü” biriyseniz..

Karınıza fiziki şiddet dahil her türlü şiddeti uygulayabilirsiniz..

Ertesi günü sırtınıza Atatürk’ün süveterini giyip ekranlarda milletin karşısına çıkın yeter ki..

Hiç sorun yok..

Ne feministler, ne kadın hakları, ne de insan hakları savunucularının hiç sesi çıkmaz..

Bir tek itiraz dahi duymazsınız..

Bırakın itiraz sesi duymayı, konferans vermeye davet edilirsiniz..

“Atatürkçü” iseniz..

Yaşınız ne olursa olsun, 16 yaşındaki genç bir kızla istediğiniz bir yerde istediğiniz gibi tatil yapabilir, istediğiniz her haltı yiyebilirsiniz..

“Mesleğiniz” sizi korur..

Genç kız sanatçı, siz de sırılsıklam aşık olursunuz..

Yaşadığınız bütün hayvani duygularınızın adı da “aşk” oluverir..

20 yaşlarında, inançlarına bağlı Müslüman bir genç iseniz..

17 yaşında bir genç kızla izdivaç yapmış (evlenmiş) bile olsanız..

Değil “yuva kurmak” ağzınızla kuş tutsanız, siz artık bir çocuk tacizcisi, sapık, hatta pedofilisiniz..

BUNLAR “ÖZEL ÖRNEK”

Başka örnekleri de var..

Biri Antalya’dan..

Hamile eşini tekme tokat döven “Atatürkçü bir siyasetçi”, mahkeme kararıyla “şiddet sabıkalısı” olarak ceza almasına rağmen..

Ne feministlerden, ne kadın hakları ne de insan hakları savunucularından hiç ses çıkmadı..

Hatta, “Atatürkçü kadınlar” tarafından “milletvekili” bile seçildi..

Ve bu kadınlar dün, “kadın hakları”nı savunan törenlere katıldılar, şiddete karşı slogan attılar..

“Ham çökelek” şarkısıyla ünlenen Atilla Taş’ı hatırlıyor musunuz?

FETÖ’cü iddialarıyla aranırken bir twit atmış, “ben Atatürkçüyüm, sıkıysa gelip beni de alsınlar” diyerek Atatürkçülüğe güvenip güvenlik güçlerine posta koymuştu..

Sonra gidip aldılar da “yumaşıcık biri” oluvermişti..

Ama önemli olan, “Atatürkçü” olunca kendisini “dokunulamaz” sanmasıydı..

Ben de o zamanlar ona şu cevabı vermiştim:

“Atatürkçü olunca, sütten çıkmış ak kaşık mı olunuyor?”

Öyle ya, her türlü haltı yiyeceksin, bu ülkenin düşmanlarına hizmet edeceksin, sonra da çıkıp “Atatürkçüyüm” diyerek cezadan kurtulacağını düşüneceksin..

Olacak şey mi bu?

LÜTFEN CEVAP VERİN

Aynı soruyu, “Dünya Kadın Hakları Günü ve Türk Kadınına Seçme-Seçilme Hakkı’nın verildiği günde kaleme aldığım bu yazıda, özellikle gerçekten Atatürkçü olanlara bir kez daha soruyorum;

“Atatürkçü” olunca, insanlar sütten çıkmış ak kaşık mı oluyor?

“Atatürkçüyüm” deyip, kadına, insana, topluma ve ülkesine karşı yanlış yapanlara niye tepki göstermiyorsunuz?

Bu tür kişilere hala niye itibar ediyorsunuz?

Atatürkçülüğü niye bu kadar ayaklar altına aldırıyorsunuz?

Yanlış yapanlara karşı tepkisizliğinizi ne ile izah ediyor, nasıl isimlendiriyorsunuz?

N’olur, biri bu sorulara cevap versin..