Halka “gerçekler” yerine “korkular” anlatılıyor..

Halka “gerçekler” yerine “korkular” anlatılıyor..

 

23 Ocak günkü yazımda, “Bu HAYIR’cılar, milletin gözünün içine baka baka yalan söylüyor” dedim..

Ve söyledikleri yalanları da madde madde yazdım, “niye yalan” olduğunu da yine madde madde anlattım, açıkladım..

Yazıma gelen yorumların hiçbirinde, “hayır biz yalan söylemiyoruz, yaptığın açıklamaların hiçbiri doğru değil” diyen olmadı..

Söyledikleri şeyler, “yalaka, yandaş, besleme” türünden hakaret dolu ifadeler..

Yani, “yalanlayamadıkları ve söyleyecek söz bulamadıkları birine karşı takındıkları aşağılama tavrını” aynen devam ettirdiler..

Bugün, o yorumlar üzerinden bir yazı daha yazmak şart oldu..

“İŞTE BUNLAR YALAN” DEMİŞTİM

Sözünü ettiğim yazıda şöyle demiştim:

“Önce Anayasa maddelerinin Meclis’ten geçip ‘halkın önünü gelmemesi’ için yapmadıkları kavga, atmadıkları takla kalmadı..

Şimdi de, ‘bir merkezin yönettiği algı operasyonlarıyla’ milletin kafasını bulandırmaya çalışıyorlar..

Hem demokrasiye inandığını söyleyeceksin, hem de halkın kararından korkacaksın..

Bu nasıl bir kafadır, anlayın artık..”

Ardından da, günlerdir sosyal medyada izlediğiniz “yalanlar silsilesi”ni ortaya koydum:

“Genel olarak şunları vurguluyorlar:

1- Cumhuriyet elden gidiyor..

2- Diktatörlük geliyor..

3- Meclis yok ediliyor..

4- Demokrasi kaldırılıyor..

Bu yalanları vurgularken de, halka ‘çok hassas olduğu’ değerler üzerinden baskı kuruyorlar..

‘Evet dersen vatan elden gider’ diyorlar..

‘Evet dersen torunlarının yüzüne nasıl bakacaksın’ diyorlar..

‘Egemenlik milletten alınıp tek bir kişiye verilecek’ diyorlar..”

“AKLIMIZLA DALGA GEÇMEYİN”

Bunların hiçbirinin olmayacağını madde madde anlattım, ortaya koydum..

Yukarıda da belirttiğim gibi, “asıl sen yalan söylüyorsun” diyen olmadı..

Bazı “fırıldakların” hakaret içeren sözlerinin dışında, CHP’li Muratpaşa ve Büyükşehir Meclis üyesi Songül Başkaya, “ötekileştirmeyin ve aklımızla dalga geçmeyin” şeklinde bir ifade kullanmış..

Bu noktada sormam gerekiyor..

Meclis’te Anayasa maddeleri görüşülürken CHP’li bir vekil, “niye kavga çıkarıp halkın kararına bırakmak istemiyorsunuz” diye sorulduğunda, “bu maddeler Meclis’ten çıkmamalı, Türk halkının yüzde 60’ı ortaokul ve daha az okumuşlardan oluşuyor, referandumda körü körüne EVET diyebilirler” anlamına gelen sözler söylemişti..

Yani, açık-seçik “halkı küçümsemiş” ve Türk halkının aklıyla dalga geçmiş, ötekileştirmişti..

Songül Başkaya bu ötekileştirme ve aşağılamaya niye karşı çıkmadı, niye, “halkın aklıyla dalga geçmeyin” demedi?

ORTAOKUL MEZUNU “HAYIR”CI

Yine o CHP’li vekilin sözleri üzerinden giderek, ortaokul mezunu ve profilinde “HAYIR” yazılı tanıdığım bir kadının, niye “hayır” dediğini aktarayım sizlere..

TC Dilek Yazar’ın “HAYIR” yazan bir paylaşımını paylaşmış..

“İktidar yeni bir oyun peşinde.. Mühürde EVET yazıyor, yani oy pusulasında HAYIR’a da EVET mührü vurulup kafalar karıştırılacak” şeklinde “saçmasapan, yine milletin kafasını bulandırmaya yönelik” bir paylaşım..

Bunu bana özelden gönderdi..

Dedim ki:

“Bu oyunlara gelme.. Evet'e de EVET mührü Hayır'a da EVET mührü, eveti ya da hayırı onayladığını gösterir.. Yani, bu yazılanlarla beyin yıkıyorlar, yok böyle bir şey, bence buna göre hareket etme..”

Sonra peşpeşe bana şunlarıı yazdı..

“Bunların hepsinin biz farkındayız, ama elimizden hiçbir şey gelmiyor” dedi..

“Başkanlık Türkiye için felaket” dedi..

“Türkiye’yi tek kişinin yönetmesi doğru mu, her şeyi RTE'nin ellerine mi bırakacağız” dedi..

“İkinci bir İran olacağız bence” dedi..

“Atatürk Türkiye’sini yok etmeye çalışıyorlar farkındasınız değil mi, benim sorunum RTE değil Türkiye” dedi..

“Ayrıca ben CHP'ye de artık inanmıyorum” dedi..

“Bir uçuruma sürükleniyoruz maalesef, kimseye güven yok” dedi..

GERÇEKLER YERİNE KORKULAR

“Uçurum, ikinci bir İran, Atatürk Türkiye’si, tek adam iktidarı” gibi..

Bugün sosyal medyada “bir merkezden yönetilen HAYIR’cılar”ın yarattıkları “yalanların” hemen hemen aynısını söylüyor..

Dediğim gibi, bu kadın ortaokul mezunu bile değil..

Diyelim ki, “şartlandırıldığı şeyleri” söylüyor..

Peki, okumuş-üfürmüş, kendini aydın(!) sayan HAYIR’cıların ve de o CHP’li vekilin bu kadından farkı ne?

Bu neyi gösteriyor?

EVET ya da HAYIR diyecek insanlara “gerçekler” yerine “korkular” anlatılıyor..

Çünkü, “O MERKEZ”dekilerin kendine göre bir hesabı var ve bu hesabının gerçekleşmesi için çırpınıyor..

Halk da ülke de umurlarında değil..

Ve hala “darbe” peşindeler..

ONLAR BUNU ASLA SÖYLEYEMEZ

23 Ocak tarihli ve “HAYIR’cılar yalan fırtınası estiriyor” başlıklı yazımda özellikle şunu vurgulamıştım:

“Hiçbirinize EVET ya da HAYIR deyin deme hakkım yok..

Sadece şunu istiyorum,

Duyumlara göre EVET ya da HAYIR demeyin..

Cengizhan Gököz gibi siyasi fırıldak hukukçulara ve onun gibilere kanmayın..

Ayrı/farklı görüşleri dinleyin, okuyun, anlayın, ona göre oy verin..

Bu referandumda ya bağımsız bir Türkiye’nin temelleri atılacak, ya da eskiden olduğu gibi sömürülen bir ülke olmaya devam edeceğiz..

Karar sizin..”

Bana yalaka-yandaş diyenler, “HAYIR”cılığı bırakıp bu söylediklerimi söyleyebilirler mi, “karar sizin” türünden sözleri sosyal medyada paylaşabilirler mi acaba?

Hiç sanmıyorum, asla söyleyemezler..

Çünkü, “O MERKEZ” bu izni onlara asla vermez, onlar da tıpış tıpış buna uyar..

İyi izleyin..

Sadece “korku” yaratarak milletin kafasını bulandırmaya çalıştıklarını göreceksiniz..