“Huzursuzluklarla” yaşamaya alışmak zorundayız..

“Huzursuzluklarla” yaşamaya alışmak zorundayız..

Günlerdir “yeni yıl mesajları” yayınladınız..

“2016’nın defolup gitmesini” istediniz..

“2017 huzur ve barış getirsin, şehit haberi duyurmasın, kan dökülmesin” şeklinde hemen her yıl tekrarladığınız dileklerinizi dile getirdiniz..

31 Aralık gecesi saatler 00,00’ı gösterdiği andan itibaren bütün bu dileklerinizin yerine geleceğini hayal ettiniz..

Ve bırakın günü, haftayı ayı, 2017’nin henüz 2. saati bile dolmadan “bir Türkiye gerçeğiyle” yüzyüze geliverdiniz..

Ama, görüyorum ki..

Sosyal medyada “algı savaşı” yapanlara kulak verip onların istediği yönde paylaşımlar yapan halkımızın küçük bir bölümünü “gerçekler” hiç ilgilendirmiyor..

Defalarca yazdım, anlattım..

“Türkiye’ye asla huzur vermeyecekler, biz bu gerçekle yaşamaya alışmak zorundayız..”

Çünkü, o “küresel güçler” bizi bize bırakmak istemiyor..

Osmanlı’nın çöküş dönemlerinden bu yana olduğu gibi, üstünde bulunduğumuz coğrafyayı sömürmeye devam etmek istiyor, buna da bizi razı edebilmek için her yolu deniyorlar..

“39 kişinin öldüğü Reina katliamı” da bunun son örneği..

İŞTE AVRUPA/BATI ADALETİ

Bugün, sizlerle bazı “önemli gelişmeleri” paylaşmak istiyorum..

Kendi hükümetine/yöneticilerine düşman olanlar, aslında kimlere düşman olması gerektiğini iyice anlamalı artık..

Önce şu soruma bir cevap verin:

“PKK bir terör örgütü müdür?”

Yüzbinde bir kişi dışında herkesin buna, “evet, PKK bir terör örgütüdür” diyeceğini biliyorum..

Belçika ve Almanya PKK’yı çoktan “terör örgütleri” listesinden çıkardı bile..

Birkaç gün önce..

Belçika ve Almanya’da mahkemeler, PKK’lı teröristleri “DEAŞ’la mücadele ediyorlar” vurgusu yaparak serbest bıraktı..

Bir üst mahkeme, “PKK, hala AB terör örgütleri listesinde” gerekçesiyle bu kararları bozdu bozmasına ama, Avrupa’da “PKK, terör örgütü mü” tartışması başlatıldı bile..

Ve ortaya ne çıktı biliyor musunuz?

Meğer, Avrupa Adalet Divanı da PKK’yı “terör örgütü listesinden çıkarmayı” görüşüyormuş..

Neden böyle bir şey yapıyor?

PKK’lılar, “biz terör örgütü değiliz, Türkiye DEAŞ’a yardım ediyor, biz ise DEAŞ’a karşı halkları savunuyoruz” diye başvurmuşlar da ondan..

Tesadüf bu ya..

Alman ve Belçika mahkemelerinin PKK’lıları serbest bırakırken söyledikleri ile PKK’lıların “bizi terör örgütü listesinde çıkarın” başvurusundaki gerekçeleri birebir örtüşüyor..

Yani, Adalet Divanı onbinlerce çocuk-kadın-genç-yaşlı demeden insanı katledenlerin istediklerini yerine getirmeye çalışıyor ve onları neredeyse “özgürlük savaşçıları” yerine koyuyor..

Bu başvurunun kabulü ve görüşülmesi, tarihi bir skandaldır..

İşte “Avrupa/Batı adaleti” böyle bir şey..

PKK BİR TERÖR ÖRGÜTÜ MÜ?

Şimdi içimizdeki hainler hemen, “başvuru ‘kabul’ anlamına gelmez, Adalet Divanı her başvuruyu görüşüyor zaten” diyeceklerdir..

İyi de, Adalet Divanı zaten bunu çok önceden görüştü ve PKK’nın bir terör örgütü olduğu kararını vererek AB’nin terör listesine soktu zaten..

Peki şimdi durum ne?

Divan, Avrupa Komisyonu’ndan “PKK’nın neden terör örgütü listesine alındığına” yönelik bilgi talep etti..

Komisyon, “PKK’nın hala bir silahlı eylem yaptığını, ABD ve İngiltere’nin de PKK’yı terör örgütü listesinde tutmasının da bir gerekçe olduğunu” bildirdi cevabında..

Ama, bu cevap Adalet Divanı’nın “PKK’nın başvurusunu reddetmesini” sağlamadı henüz..

Çünkü..

Avrupa Birliği Adalet Divanı PKK’yı, “dava açma ehliyetine sahip bir tüzel kişilik” olarak kabul ediliyor ve “PKK’yı bir terör örgütü olarak” kabul etmiyor..

Ve gördüğünüz gibi..

Uygar(!)Avrupa’da yargı, küresel güçlerin güdümündeki siyasetin istediği yönde ilerliyor..

Böyle bir “destek” gören teröristler de katliamlarına devam ediyor..

Bu katliamlar, algı operasyonları ile de desteklenerek halkın korkması, sinmesi ve hükümete olan güveninin bitmesi sağlanmaya çalışılıyor..

İşimizdeki bozguncular, (bilerek ya da bilmeyerek) işte buna destek/alet oluyor..

BAĞIMSIZLIK İSTEMİYOR MUSUNUZ?

IMF ile ilişkimizi bitirdikten sonra..

Onlarca yıldır iktidarları ve Türk milletini istediği gibi kullanan sömürücülerin oyunları bozuldu..

Ve istediklerini alamaz oldular..

2008’den bu yana Türk halkının büyük bölümü, küresel güçlerin kurduğu, yerli işbirlikçilerle yönettiği o sömürü sistemini yok etmek için mücadele ediyor..

“Dünyanın kurulu düzenine çomak sokan, onları rahatsız eden, huzurlarını kaçıran, küresel güçlerin adaletsizliğine meydan okuyan bir Türkiye” var artık..

Bağımsızlık isteğimiz sürdüğü sürece, bizi asla rahat bırakmayacaklar..

Bu nedenle, “huzursuzluklarla yaşamaya” alışmak zorundayız..

İşte Türkiye gerçeği bu..

Ya buna alışacağız, ya da bağımsızlıktan vazgeçip onlara boyun eğeceğiz..

Hangisini tercih edersiniz?

katlettiği eylemleri üstlenmeyen PKK, kendisini Suriye ve Irak’ta ‘aktivist örgüt’ olarak gösteriyor.