Karlov suikastının Antalya’ya etkileri

Karlov suikastının Antalya’ya etkileri

Suriye’de düşürülen Rus uçağı sonrası Türkiye-Rusya ilişkileri ağır yara almıştı.

Bundan özellikle Antalya etkilenmişti.

Antalya’yı tercih eden Rus turistler rotayı başka ülkelere çevirmişti.

Kentte yaş sebze ve meyve ihracatı durma noktasına gelmiş, bundan da en büyük zararı Antalyalı esnaf görmüştü.

Sonrasında karşılıklı atılan ılımlı adımlar iki ülkeyi yeniden birbirine yakınlaştırdı.

Bu yakınlaşma, haliyle birçok ülkeyi rahatsız etti.

Özellikle de ABD bundan hoşnut olmadı.

Dolayısıyla bir provokasyon olacağını az çok kestirebiliyorduk.

Ve sonunda düğmeye basıldı, Türkiye’nin kalbinde Rus Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’a suikast girişiminde bulunuldu. Suikastı gerçekleştiren ise polis memuru Mevlüt Mert Altıntaş’tı.

Durum böyle olunca gözler doğal olarak FETÖ’ye çevrildi. Zira 15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra en çok açığa alınan ve tutuklananların başında polisler geldi. Polisin içinde halen FETÖ’ye bağlı uyuyan hücrelerin olduğu dillendiriliyordu. Haliyle yukarıda da ifade ettiğim gibi şüpheler FETÖ’nün üzeride yoğunlaştı.

Bu saldırıyı gerçekleştirenlerin amacı bana göre provokasyondan başka bir şey değildi. Türkiye-Rusya ilişkilerini zedelemeye yönelik olduğu su götürmez. İki ülke arasını bozup özellikle Türkiye’nin bundan zarar görmesini amaçladılar. Ancak iki ülke liderlerinin verdiği mesaj elini ovuşturanlara fırsat vermedi. Karşılıklı ılımlı söylemler iki ülkeyi birbirine daha da yakınlaştırdı. Özetle Türkiye’nin önünü tıkamak isteyenlere fırsat verilmedi.

Bu olayın Antalya ayağına gelecek olursak…

Birçok Rus Antalya’yı evi gibi görüyor. Tatil için ilk tercih ettikleri yer bu coğrafya. Hatta bazıları Antalya’da ev alıp buraya yerleşti. Dolayısıyla et ve tırnak gibi olduk. Yani birbirimizden ayrılmamız artık imkansız gibi bir şey. Bu nedenle bizlerin, dünün misafirleri, bugünün ev sahiplerini her zamankinden daha fazla kucaklamamız gerekir. Birbirimize daha çok yakınlaşmamız lazım. Hatta bu dostluğun iyice pekişmesi için Türk-Rus günleri adı altında çalışmalar başlatmalıyız. Bunda da en büyük görev belediyeler, odalar ve STK’lara düşüyor. Dileğim bunun bir an önce hayata geçmesi.