Kılıçdaroğlu tepkileri soğutmaya çalışıyor..

Kılıçdaroğlu tepkileri soğutmaya çalışıyor..

CHP, “referandum sonucunu” bir türlü hazmedemiyor..

Biliyorsunuz, daha önce YSK ve Danıştay’a başvurmuş, “ret” kararı almıştı..

Anayasa Mahkemesi’ne gitmedi..

Bunda, AYM’nin 2015'teki Oğuz Oyan ve Atilla Serter kararlarında, “YSK kararlarıyla ilgili bireysel başvuru konusu olamaz” yönündeki hükmü etkili oldu..

CHP, Parti Meclisi ve son olarak da iki gün önce toplanan MYK’da konuyu ele alarak AYM yerine doğrudan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gitme kararını açıkladı..

Ancak, AİHM’den de eli boş dönüleceğini bildikleri için, “başka bir uluslararası kapıyı” daha çalacaklar..

CHP, “başka bir hukuk yolu olarak” BM İnsan Hakları Komitesi’ne gitmeye de hazırlanıyor..

Bu Komite, “Türkiye’nin de taraf olduğu BM Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nde belirtilen hakların ihlal edildiği iddiasıyla yapılan bireysel başvuruları” inceliyor..

NAFİLE BAŞVURULAR

CHP, YSK ve Danıştay’a hangi gerekçeyle itiraz etti?

“Mühürsüz oylar ve zarflar kullanıldı” gerekçesiyle..

Peki, ne dedi?

“Yasalarımıza göre, bu nedenle referandum sonucu geçersizdir, buna karar verin..”

YSK ve Danıştay ne cevap verdi?

“Yapılan uygulama yasalara aykırı değildir, uygulama doğrudur, referandum sonucunu geçersiz kılamam..”

AYM’ye gitselerdi, sonuçta aynı cevabı alacaklardı..

CHP'liler, BM’de Komite’nin vereceği karar, 'YSK kararının hukuka aykırılığını uluslararası hukuk açısından da tespit ettirmek yönünden önemli" diyor..

Ama eminim ki; AİHM ve BM İnsan Hakları Komitesi de YSK ve Danıştay’ın kararına uyacaktır..

Üstelik AİHM de, BM İnsan Hakları Komitesi de CHP’ye, “CHP Başkanvekili Özgür Özel”i sormayacaklar mı?..

“Yahu kardeşim, hiçbir oyun çalınamayacağını ve değiştirilemeyeceğini TV’den bağıra bağıra söyleyen/anlatan kişi senin kendi milletvekilin değil miydi? Şimdi çıkmış oylar çalındı diyorsun.. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.. Kaybettin ve bunu sineye çekeceksin artık” demeyecekler mi?

“O KOLTUKTAN KALKMA”

CHP’ye şunları sormak zorundayım;

1- CHP, YSK’dan ret cevabını alacağını bilmiyor muydu?

2- CHP, Danıştay’dan ret cevabı alacağını bilmiyor muydu?

3- AİHM’de ve oradan da eli boş dönünce BM İnsan Hakları Komitesi’nden de ret cevabını alacağını bilmiyor mu?

4- CHP’nin içinde ya da dışında, bütün bunların olacağını söyleyen bir hukukçu yok mu?

Cevap veriyorum;

CHP hepsini çok iyi biliyor..

Çünkü, içlerinde her dalda konularının uzmanı olan mükemmel hukukçular var..

Öyleyse bu “nafile başvurular” ne için?

Cevabı çok açık değil mi?

“8 seçimden mağlup çıkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu ve koltuğunu kurtarmak/korumak için..”

Peki; kim var arkasında, Kılıçdaroğlu’nun o koltukta oturmasını kim istiyor?

Bunu bu ülkede büyük bir çoğunluk biliyor..

Ama, kim ya da kimler olduğunu CHP’liler söyleyecek artık..

TEPKİLER DONDURUCUDA

Antalya’da, il’de ilçe’de ve belediyelerde meclis üyesi ve yönetici olmayan 50’ye yakın CHP’liyle konuştum..

İnanmayacaksınız belki, ama içlerinden hemen hepsi, “Kılıçdaroğlu çekip gitmeli, yeter artık” dedi..

“Kalmalı” diyen bir tane bile olmadı..

Bunu “CHP’nin tavanı” bilmiyor mu?

Bence çok iyi biliyor..

Üstelik Fikri Sağlar ve Muharrem İnce gibi ağır toplar da Kılıçdaroğlu’na karşı isyan bayrağı açmadı mı?

Ama, Kılıçdaroğlu bütün bu tepkilere, -İsmet İnönü gibi- “sağırım duymam” rolü oynuyor..

Ve isyan bayrağı açanlarla parti tabanını oyalamak için de “referandum sonuçlarını” ordan oraya gezdirip tepkileri soğutmaya çalışıyor..

Bence “aldığı talimatları” yerine getiriyor..

CHP SEÇİMİ KAZANABİLİR

Gelelim “can alıcı” soruya..

Değişen yönetim sistemine göre 3 Kasım 2019’da yapılacak olan seçimlerde..

1- CHP’nin belirleyeceği bir adayın Cumhurbaşkanı seçilme şansı olur mu?

2- CHP Meclis’te ağırlığını hissettirecek bir milletvekili sayısına ulaşabilir mi?

Eski sistemde mümkün değildi..

Ama, bu yeni sistemde (Kılıçdaroğlu’na rağmen) her ikisi de olabilir..

Yapmaları gereken tek şey, “sloganları” bırakıp artık halkın arasına girmek, halka başvurmak, halkın kararına saygı göstermek ve ikilik yaratmamaktır..

Adam gibi bir “muhalefet politikası” geliştirmektir..

İktidarın yaptığı her işi kötülemek/itibarsızlaştırmak yerine, yeri geldiğinde “öneri” bile getirmektir..

Ve yapabilirlerse..

Bu vatanı sevmektir, bu vatanı seven bir Genel Başkan’la yola devam etmektir..

Sözüm, CHP’yi ve bu ülkeyi sevenleredir..

Diğerleri üstüne alınmasın..