Liderlerin söylemleri

Liderlerin söylemleri

Türkiye 16 Nisan’da Anayasa değişikliği için referanduma gidiyor.

AK Parti ve MHP ülkenin geleceği için Anayasa’nın değişmesi gerektiğini söylüyor ve bu nedenle ‘Evet’ diyor.

CHP ve HDP ise karşı çıkıyor, ‘Hayır’ için çalışıyor.

Referandum öncesi teklifin meclisten geçmesi gerekiyordu. Geçti. Ancak bu geçiş hayli sert oldu. Mecliste kavgalar, küfürleşmeler hiç eksik olmadı. Yaşanan bu gerginlik sokağa da yansıdı. Türkiye adeta ‘Evet’ ve ‘Hayır’ diye ikiye bölündü. Aynı düşünmeyenler birbirini düşman belledi. Sosyal medyada ise deyim yerindeyse bir savaş yaşanıyor. Hakaretlerin bini bir para.

Ortamı yumuşatması gereken, seçmene doğruları anlatması lazım gelen liderlerin söylemleri de ortamı iyiden iyiye geriyor.

Örneğin MHP lideri Devlet Bahçeli’nin son çıkışı çok tartışıldı, çok konuşuldu.

Grup toplantısında Hürriyet Gazetesi Yazarı Abdülkadir Selvi’yi hedef alan Bahçeli, Selvi için ‘Kılıç artığı’ benzetmesi yaptı. Bu itham çok ağır olmuştur, Bahçeli’ye yakışmamıştır. Köşe yazısında bir analizde bulunan Selvi’ye bu kadar sert bir tepki vermek doğrusu şık olmadı. Ayrıca toplumda da rahatsızlık uyandırmıştır.

Diğer parti liderleri de zaman zaman rahatsız edici, vatandaşı rencide eden açıklamalarda bulunuyor.

Başbakan Binali Yıldırım bir açıklamasında, “PKK, FETÖ, hayır diyor, onun için evet diyoruz” demişti. Bu açıklama ‘Hayır’ oyu kullanacak olanları rencide etmişti. Terör örgütleriyle yan yana konulmaktan rahatsız olmuştular ve bunu da en yüksek sesle dillendirmiştiler. Bence de bu yakıştırma şık olmadı. Olmadığı gibi kutuplaşmayı da hızlandırdı. Neyse ki sonrasında Başbakan Yıldırım bu söyleminden vazgeçti ve tartışmanın daha da büyümesini önledi.

Son olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, talihsiz bir açıklamada bulundu.

Kılıçdaroğlu, referandumda oy kullanacak olan vatandaşlara yönelik, “Haysiyetinizle, şerefinizle, onurunuzla ‘hayır’ diyeceksiniz” dedi.

Maalesef bu söylem de rahatsız edici oldu. ‘Evet’ oyu kullanacakları derinden yaralayan bu açıklama zaten gergin olan ortamı daha da gerginleştirmekten başka bir işe yaramadı.

Yazımın girişinde de belirttiğim gibi Türkiye 16 Nisan’da çok önemli bir referanduma gidiyor. Seçmenin önünde iki seçenek var: ‘Evet’ ve ‘Hayır’. ‘Evet’ diyecek olan da bu ülkenin geleceğini düşünüyor, ‘Hayır’ diyecek olan da. Dolayısıyla bu iki tercihten birini yapanlar ne teröristtir ne de onursuzdur. Bu yakıştırmayı yapanların da bir an önce dilini değiştirmesi lazım. Buna da şiddetle ihtiyacımız var.