Nereden nereye!

Nereden nereye!

Antalyaspor, yeni sezona umutlu başlamıştı.

Hedefleri arasında Avrupa Kupaları bulunuyordu.

Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı.

Yönetim kurulu değişti, göreve yepyeni bir idare heyeti geldi.

Kırmızı beyazlı takımda değişim aşısı ilk etapta tutmadı.

Ligde 8 hafta geri kaldığında Antalyaspor’un sadece 2 puanı bulunuyordu.

Kendisini bir anda hedef tahtasında bulan Ali Şafak Öztürk önderliğindeki yönetim kurulu, işe teknik heyet değişikliğiyle başladı. Hemen kan değişikliğine gitti. Jose Morais ile vedalaştı, Rıza Çalımbay ile el sıkıştı.

Bana göre en uygun hocayla anlaştılar. Kariyeri olan, hiçbir hocanın kabul etmeyeceği bir tablo olmasına rağmen Çalımbay, Antalyaspor’a gelmeyi kabul etti. Hemen kolları sıvadı ve zaman kaybetmeden düğmeye bastı. Önce futbolcular ile toplantı yaptı, kaybolan özgüvenlerinin yerine gelmesi için çabaladı. Yönetim kurulu ile iyi diyaloglar kurdu, atılması gereken adımları sıraladı. Kısa sürede saha dışı olaylarını çözen Çalımbay, daha sonra sportif başarıya kilitlendi. 8 maçta sadece 2 puan alabilen öğrencilerini motive etti ve son 8 maçta tam 20 puan almalarını sağladı. Bu 8 maçlık seride 6 galibiyet, bir beraberlik ve bir de yenilgi aldı. Yendiği takımlar arasında şampiyonluğun gülcü adaylarından Fenerbahçe, deplasmanda Trabzonspor ve Kayserispor gibi ekipler de bulunuyordu. Yani bir diğer anlamda çok ama çok zor olanı başardı.

Neticede, sezonun ilk yarısını 22 puanla 9. sırada tamamlayarak bugün ligin korkulu rüyası haline geldi.

Deyim yerindeyse Antalyaspor girdaptan çıktı ve bugün dörtnala koşuyor. Üstelik de tüm bunları kısıtlı bir kadroyla gerçekleştirdi.

Bugün önümüzde umut verici bir tablo varsa, bunda en büyük pay kuşkusuz yönetim kurulunundur. İlk günlerde geçmiş yönetimin bıraktığı sorunlarla uğraşan, acemilik çeken, bu nedenle de başta benim eleştirdiğim yönetim kurulu, kısa sürede toparlandı, atılması gereken adımları attı. Öncelikle yukarıda da ifade ettiğim gibi getirebilecekleri en iyi hocayı getirdiler. Birlikte uyum içinde çalıştılar, kulüp tesislerini mesken tuttular. Sık sık futbolcularla bir araya gelip moral verdiler. Tabi maddi anlamda da futbolcuları doyurdular. Özetle tüm ağır eleştirilere rağmen çalışma şevkinden kopmadılar ve hem maddi hem de manevi olarak üzerlerine düşeni yaptılar. Durum böyle olunca 8. haftada düşecek denilen, moral motivasyon olarak bitik olan Antalyaspor’u hızla zirveye taşıdılar. Tekrar üzerine basa basa söylemek istiyorum. Bugün camiada yeniden Avrupa Kupaları sözcüğü kullanılıyorsa bunun mimarı bıkmadan, usanmadan çalışan yönetim kuruludur.