Neyimize yetmiyor bu parlamenter sistem?

Neyimize yetmiyor bu parlamenter sistem?

Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayan insanların büyük bir kesimi..

Kemal Kılıçdaroğlu’nun “neyimize yetmiyor” dediği “dünyada bir örneği dahi olmayan hem Cumhurbaşkanı’nın hem de Başbakan’ın yürütmenin başı olarak bulunduğu bugünkü parlamenter sistemi” istemiyor..

Niye istemiyor?

Bugün bunu anlatacağım sizlere..

Ve “yeni sistemi istemeyenler” bile içinden hak verecek bana..

BU SİSTEM MUTLAKA DEĞİŞMELİ..

Çünkü bu sistem halkın inandığı bütün değerleri ayaklar altına aldı..

Bu sistem sayesinde Adnan Menderes ve onun dava arkadaşı olan Bakanlar suçsuz günahsız yere darağaçlarında sallandırıldı..

Bu sistem sayesinde 1980 darbesi yapıldı..

Bu sistem sayesinde "adalet yerini bulsun diye bir sağdan, bir soldan astık" denildi..

Bu sistem sayesinde, o dönemde 5 bin insanın nerede olduğu hala bilinmiyor..

Bu “çift başlı” sistem sayesinde Cumhurbaşkanı Özal, dönemin Başbakanı Demirel tarafından Çankaya'ya hapsedildi, yalnızlaştırıldı..

Öyle bir yalnızlaştırma ki, zehirlendiğinde kendisini hastaneye yetiştirecek bir ambulans bile yoktu Çankaya'da..

Bu sistem sayesinde halkın Başbakan olarak seçtiği Erbakan koltuğundan edildi..

Bu sistem sayesinde askerler Erbakan'ı Başbakanlık binası içinde tokatlamaya çalıştı, hakaret etti..

Dönemin Cumhurbaşkanı olan Demirel, bu sistem sayesinde askerle birlik olup "ya gidersin, ya darbeyle gönderilirsin" diyerek postmodern darbe yaptı..

Bu sistem sayesinde 28 Şubat kararları alındı..

"28 Şubat bin yıl sürecek" diyerek toplumun milli ve manevi değerlerini ayaklar altına alanlar bu sisteme güveniyordu..

Başı kapalı kızların okul kapılarında yerlerde sürüklenmesine neden olan sistem, bu sistemdir..

Meclis'te ve kamuda başörtülü kadınların bulunmasını engelleyen “sözümona kadın haklarına saygılı demokratik sistem” de bu sistemdir..

İşte bütün bu nedenlerden dolayı bu sistem değişmek zorunda..

“BUGÜN GİT YARIN GEL” YAPISI

Bir de devleti çalıştırmayan “ağır aksak, hantal bir yapı” var bu sistemde..

“Devlette en acele işin 6 ay müsaadesi var” gibi, “bugün git yarın gel” gibi söylemlerle anılan uygulamalar var bu sistemde..

Hatırlayın..

Temeli atılıp da çürütülen tesisler, 9 yılda bile bitirilemeyen hastaneler, gümrük kapısında aylarca bekletilen TIR’lar, 15-20 yılda bitirilemeyen 5 kilometrelik yollar var bu sistemde..

Niye var?

”Bürokrasi” hazretleri böyle istediği için var..

Hastanelerde muayene sırası alma kuyruğu, numaranı aldın muayene kuyruğu, muayeneni (olabilirsen eğer) oldun ilaç alabilmek için imza kuyruğu, imzayı aldın ilaç kuyruğu var bu sistemde..

Ak Parti hükümetinin iradesi ve hizmetleri sayesinde şükür bunları 10 yıldır yaşamıyoruz artık..

Bir başka parti  iktidara geldiğinde, içinde bulunduğumuz bu sistemde “aynı şeyleri yeniden yaşamayacağız” anlamına gelmez bu..

İşte bütün bu nedenlerden dolayı bu sistem değişmek zorunda..

BÜROKRASİ İMPARATORLUĞU

Bu sistem hükümetlerin çalışmasının ve hizmet üretmesinin de önüne geçiyor..

Bununla ilgili “çarpıcı örnekler” var..

Bir Bakanlık, konusuyla ilgili konuda “acilen” bir hizmet ya da ürünün ithalatını yapacak..

Ya da ithal edilen ürün ya da hizmeti değiştirmek istiyor..

Veya o ürünü ülkemizde üretmek için fabrika/tesis kurmak istiyor..

Bürokrasi hazretleri hemen karşısına dikilir, “olmaz efendim, bunun yönetmeliği yok” der

“Bunun yönetmeliği yok, yasası yok, uygulaması yok, uluslararası uygulamalara uygun değil” gibi bahaneler bir türlü bitmez..

Yasası, yönetmeliği olsa bile, bu defa bir “imza maratonu” çıkar karşısına..

Bu imza işinin içine de genellikle siyaset girdiği için “sümen altı” edilir, süresiz beklemeye alınır..

Ve 15 günde-1 ayda yapılacak iş yıllarca sürer..

Sonra da ya teknoloji eskir, ya da yatırım/hizmet yapılacak başka öncelikler çıkar ve o iş yapılamaz hale gelir..

Nitekim, bir sürü temeli atılıp da çürüyen yüzlerce yer bulmak mümkün ülkemizde..

BAKAN MEMURA SÖZ GEÇİREMİYOR

Öte yandan..

İş yapmayan-iş yaptırmayan memuru işten alamazsınız..

Alsanız bile, üç gün sonra mahkeme kararıyla gelir masasına oturur..

Ardından da geçer amirinin, hatta Bakan’ın karşısına alaycı bir tavırla, “nanik” yapar..

Nitekim; Demirel, Ecevit, Özal, hatta Erdoğan bile bu sistemin bürokratik yapısı ve memurların dokunulmazlığı nedeniyle “iş yapamıyoruz” diye hallerinden şikayetçi olmadılar mı?

İşte bütün bu nedenlerden dolayı bu sistem değişmek zorunda..

Kemal Kılıçdaroğlu'nun ve peşinden giden HAYIR’cıların, "neyimize yetmedi bu parlamenter sistem" sözlerine bir cevaptır bu..

Ama haklılar..

Bu sistem fazlasıyla yetti, canımıza kadar yetti artık..

İşte bütün bu nedenle bu sistem değişmek zorunda..