Son bir buçuk ayda kaç bin kilometre yaptım inanın bilmiyorum.
Yurtiçinde Antalyaspor’un peşinde Kayseri, Trabzon deplasmanlarına gittim.
Ardından Anadolu Hemşeri Dernekleri Platformu’nun organizasyonunda, siyasi parti, STK ve derneklerin katılımıyla Hatay’a yapılan 200 kişilik ziyarette yer aldım.
Bu arada yurtdışına da gezilerim oldu.
Önce Ukrayna’ya doğru yol aldık.
Sonra rotayı Gürcistan ve Kıbrıs’a çevirdik.
Siz bu yazıyı okurken ben Antalyaspor’un deplasmanda oynayacağı Bursaspor maçı için Bursa’ya gitme hazırlıkları yapıyor olacağım.
Kısacası son 20 gündür yurtiçi ve yurtdışına sık sık çıktığımdan fazla yazı yazamadım. Haliyle sizlerden uzak kaldık. Antalya ve memleket meseleleri için yorum yapamadık. Ancak en kısa zamanda yeniden kesintisiz olarak görüşmeyi ümit ediyorum. Bu mazeretimi bildirdikten sonra gelelim Antalyaspor’a.
Malumunuz kırmızı beyazlı takım lige kötü bir başlangıç yaptı. 8 haftada sadece 3 puan toplayabilmişti. O günlerde Antalyaspor’u küme düşürenler olmuştu. Biz o tarihte uyarıda bulunduk ve ligin uzun soluklu bir yarıştan ibaret olduğunu vurguladık. Yani Antalyaspor’un alacağı bir galibiyetin güzel günlerin habercisi olacağını ifade ettik. Ve beklenen o galibiyet Kayseri’de geldi. Ardından üst üste Gençlerbirliği, Trabzonspor ve Adanaspor galibiyetleri geldi. İstanbul’da lider Başakşehir’i elimizden kaçırdık, bir puana razı olduk. Son olarak geçtiğimiz hafta Antalya’da oynanan Fenerbahçe maçını tek golle kazanmayı bildik. Kısacası son 6 maçta yenilmeyen kırmızı beyazlı takım hanesine tam 16 puan yazdırdı, puan cetvelinde 9. sıraya kadar çıktı. Peki yeterli mi? Değil. Kesinlikle işin ciddiyetini bırakmamalıyız ve ilk yarının son iki maçı olan Bursaspor ve Kasımpaşa maçlarını da iyi bir sonuçla tamamlamalıyız. Bunu başarabildiğimiz taktirde ikinci yarıyı yeni takviyelerle daha sıkıntısız bitiririz. Sadece sezonu değil, emin olun gelecek için de önemli bir adım atmış oluruz.
